Sakarya Uygulamalı Bilimler Üniversitesi (SUBÜ) Konuşmaları “15 Temmuz Özel” programına çevrim içi katılan Duran, SUBÜ Rektörü Prof. Dr. Mehmet Sarıbıyık’ın sorularını yanıtladı.
Duran, konuşmasında, 15 Temmuz’da Türk milletinin kendine yakışan bir destan ortaya koyduğunu hep beraber yaşayıp gördüklerini söyledi.
Darbe girişiminden sonra geçen 5 yılın darbecilerle mücadele kısmı olduğunu, 289 davanın 288’inin sonuçlandığını ve 3 bini aşkın insanın mahkum edildiğini hatırlatan Duran, şöyle konuştu:
15 Temmuz darbe girişiminin olduğu gün yaşadıklarını da anlatan Duran, İletişim Başkanı Fahrettin Altun ile dönemin Başbakanı Binali Yıldırım’ı ziyarete gittiklerini, memleketin birtakım konularıyla ilgili istişare ettikten sonra Avrupa Yakası’ndan Anadolu Yakası’na geçtiğini ifade etti.
Kısa bir süre sonra köprüde tank olduğu bilgisini aldığında bulunduğu yerden olayı anlamaya çalıştığını aktaran Duran, şöyle devam etti:
FETÖ’nün sıradan bir terör örgütü olmadığının görülmesi gerektiğini vurgulayan Duran, bu örgütün, kendine has yapısıyla içinde istihbari örgütlenmelerin mantığıyla örgütlenmiş bir çekirdek, onun etrafında partizan bir örgütlenme, onun daha da etrafında kendisini sivil toplum kuruluşu gibi gösteren ama birçok manipülatif unsuru da barındıran eğitimden farklı hizmet alanlarına kadar birçok yapıyı kullandığını aktardı.
– “VİRÜS GİBİ DEVLETİN İÇİNDE YAPILANMIŞLAR”
Duran, FETÖ’nün istihbarat örgütlerine taş çıkartacak kadar iyi örgütlendiğini, mahrem imamların bile birbirini kısmen tanıyabildiğini vurgulayarak, şunları kaydetti:
“Devletin kritik kurumlarına, askeriye ve yargı başta olmak üzere sızmaya çalışan ama orada kendi hiyerarşisini oluşturan ve hiç kimsenin hakkını, hukukunu gözetmeden, istenildiği yerde ihlal edilebilen bir yapılanma ortaya çıktı. Herkese sıkıntı veren, herkesin hakkını ihlal eden bir tür virüs gibi asalak yapı gibi devletin içerisinde konumlanmıştı. Bu yönüyle gençlerimizin, FETÖ denilen yapının çok dikkatli olması gereken formları var. Kendisini solcu, Kemalist, seküler, ateist, deist olarak ya da yabancı örgütler olarak konumlandırabilen bu kadar renklendirme yapabilen bir yapıyla karşı karşıyayız. Burada gençler açısından en önemli şey kendi iradesini başkalarına teslim etmemek, rasyonel akılcı ve milli çıkarlarına bağlı bir şekilde bakmak. Bunu yaptığınızda bu tür örgütlerin ister açık ister gizli formatlarıyla mücadele etmede donanımlı olursunuz.”
Üniversitelerin eleştirel düşüncenin kazanıldığı yerler olduğunu dile getiren Duran, bu anlamda üniversitenin sosyalleşmede ve farklı hayat tecrübelerine ulaştırmada önemli roller üstlenmesi, sadece kitabi konularda kendini sınırlandırmaması gerektiğini sözlerine ekledi.