Avrupa Parlamentosu Osman Kavala konusunda Türkiye’yi bir kez daha tehdit etti.
Türk yargısı Kavala’yı hapse mahkum ediyor.
AİHM “serbest bırakın” diyor.
Türkiye, AİHM yerine kendi yargı kararına uyduğu için Avrupa Parlamentosu “Türkiye AB üyeliğini bilinçli olarak sonlandırıyor” diye yazılı bir metni oylayı, karar çıkardı.
AİHM’de bir çok Avrupa ülkesinin uygulamadığı binlerce dava var.
AİHM kararlarını hiçe sayan ülkeler sıralamasında Yunanistan ile İtalya en yukarıdalar.
Almanya ve Fransa’nın bile uymadığı AİHM kararları mevcut.
Bu ülkeler, AİHM kararlarını uygulamıyor diye AB üyeliğiyle tehdit edilmediler hiçbir zaman.
Avrupa “bağımsız yargı” der, “hukukun üstünlüğü” der.
Konuşunca, yazılıp çizilince, hoş ifadeler.
Ama bağımsız yargının limitleri vardır.
Hukukun üstünlüğünün bir el freni vardır.
Bundan hiçbir zaman bahsetmezler.
Almanya’da eyalet mahkemesinde bilhassa terörle az buçuk alakalı davalar, eyalet meclisine, bakanlara bir sunulur, onlardan gelen işaretlere göre karar çıkarılır.
Bir araştırın, PKK’nın en büyük destekçisi olan Almanya’da bugüne kadar siyasilerin telkinleriyle düşürülen ne çok PKK davası varmış, göreceksiniz.
Avrupa AİHM’in üstünlüğü diye ortalığı yıkıyor, değil mi?
Peki AİHM, Yunanistan’ı Batı Trakya’da Müslümanların ibadetlerini engelliyor diye defalarca mahkum etti, bu davaların hangisine Yunanistan kulak astı da Müslümanların camilerindeki yasakları kaldırdı, acaba?
Avrupa’da yargı Avrupa istediği kadar bağımsızdır.
Avrupa’da hukuk, Avrupa istediği kadar üstündür.
Şimdi Kavala meselesine bakalım.
Kavala aslında Kavala değil, Soros’tur.
Avrupa, Türkiye Soros’a savaş açtı diye Türkiye’yi tehdit etmektedir.
Peki Soros, Avrupa için ABD için ne anlama gelmektedir?
Burası çok dikkat çekici.
Batı dünyasının tamamı Sorosçu değildir.
Bugün Türkiye’yi kınayan ülkeler var, kınamayan ülkeler var.
Türkiye Kavala davası nedeniyle Batı dünyasının tamamını karşısına almıştır, diyemeyiz.
En başta Macaristan.
AB üyesidir.
Ama Soros’u ülkesinden kovmuştur.
2018’de Macaristan’da “Soros’u durdur” adlı yasa çıkarılmıştır.
İngiltere.
AB içindeyken de AB’den ayrıldıktan sonra da Soros’u hiç sevmemiştir, sevmez.
Ekim ayında hatırlayın, Kavala için bildiri yayınlayan büyükelçiler vardı, Erdoğan’ın tepkisini görünce geri adım atmışlardı, mesela o ülkelerin arasında İngiliz büyükelçisi yoktu.
Çünkü İngiltere de Soros konusunda Türkiye ile aynı yerdedir.
Polonya mesela.
AB üyesidir.
Soros’a savaş açmıştır.
ABD mesela.
Trump döneminde Türkiye’nin Kavala ile ilgili herhangi bir kararı asla yankı bulmazdı.
Ama Biden döneminde bulabiliyor.
Neden?
Çünkü ABD’de demokratlar Soros’u severler, Cumhuriyetçilerin ise büyük çoğunluğu sevmez.
İsrail mesela.
Sorosçu kitleler olsa da genel olarak İsrail’de bile Soros kabul görmez.
Hangi ülke olursa olsun, Kavala ya da Soros, onlar için bir zihniyeti temsil eder.
Ulusalcı olan, muhafazakar olan, dindar olan, sağcı olan kim varsa, hangi ülkeden olursa olsun, Soros’u kabullenmez, Soros kapısına dayandıysa, onunla kavga eder, bu hep böyledir.
Çünkü Soros meselesi Batı için bir ulusalcı-küreselci kavgası demektir.
Bugün AB’nin tehditlerini görüyoruz.
Geçen hafta kınama kararı çıkaracaklardı.
Soros’tan nefret eden Macaristan, Kavala’nın aslında Soros olduğunu çok iyi bildiği için bu karara imza atmadı o sayede Türkiye’yi kınayamadı, Avrupa Birliği.
He kınasa ne olur?
Ya da AP’nin dediği gibi Türkiye için AB üyelik sürecinin sonu gelse, ne olur?
Veya Türkiye’yi ihlal prosedürü ile cezalandırdıkları Avrupa Konseyinden çıkarsalar, ne olur?
Elbette uluslararası ilişkilerde bu kurumlar önemli.
Ama mesele Soros’ken mesele ülke güvenliğiyken mesele milli egemenlikken onların tehdidine boyun eğip üyesi kalacağımız bir Avrupa Konseyi, Türkiye’nin ulusal çıkarlarına zaten başlı başına zarar demektir.
Kaldı ki bu tarz tehditleri yıllardır hep duyuyoruz.
Rusya-Ukrayna savaşı varken, bu savaşın çıkardığı sorunlar varken, başta güvenlik ve enerji konularında Türkiye’ye ihtiyaç duyan bir Avrupa, istediği kadar tehdit yağdırsın, bu tehditlerin büyük çoğunluğunun içi bomboştur.