Tunus’ta hukuk fakültesindeki eğitiminin ardından, Fransa ve Amerika Birleşik Devletlerinde yüksek lisans ve doktora eğitimini tamamlayan 50 yaşındaki Ganem, 2010 yılına kadar Tunus Üniversitesi’nde görev alarak birçok yüksek lisans eğitimi alan öğrenciye tez danışmanlığı yaptı.
Tunus’ta inşaat alanında geri dönüşümlü malzeme oranlarının düşük olduğunu fark eden Ganem, üniversitedeki görevlerinden istifa ederek 2010 yılında kurduğu fabrikada ekolojik yaklaşımla üretilen yapılar için ekolojik yapı taşı üretimine başladı.
Tunus kuzey bölgesinde yer alan Binzert’e bağlı Gazale kasabasında fabrikasını kuran Ganem, bölgedeki eski maden ocaklarından çıkarılan toprağı üretim için kullanıyor.
İnşaat malzemelerinde yüksek geri dönüşüm sağlanmasını hedefleyen Ganem, ekolojik yapı taşı imalatına başlamasının hikayesini AA muhabirine anlattı.
Ailesinin desteğini aldıktan sonra üniversitedeki hocalık görevinden ayrıldığını belirten Ganem, “Üniversitedeki görevlerimi bırakmadan önce aileme danıştım. Tunus’ta örneği olmayan ilk defa yapılacak bir iş olduğu için ailemle istişare ettim, eşimin ve çocuklarımın desteğini aldıktan sonra şirketimi kurdum. Şirkete ait fabrikamızda, yüksek teknoloji imkanlarıyla inşaatlarda kullanılmak üzere sıkıştırılmış topraktan üretilen yapı taşları imal ediyoruz.” dedi.
“İNSANLARI YENİ BİR YAPI ÜRÜNÜ KULLANMAYA İKNA ETMEK NEREDEYSE İMKANSIZ”
Üniversitedeki görevini bırakıp iş hayatına atılmasında maceracı ruhunun da etkisi olduğunu söyleyen Ganem, “Değişimi, yeniliği ve macerayı çok seviyorum. Aynı yerde saplanıp kalan insanların gelişimin önündeki en büyük engel olduğunu düşünüyorum. Bu yüzden üniversitedeki öğretmenlik hayatı bana tek düze ve sıkıcı gelmeye başladı. Ailemin de desteğini alarak hayallerimi gerçekleştirmek için hareket geçtim.” diye konuştu.
İlk olarak topraktan yapı taşı üretimi için bölge arayışına başladığını aktaran Ganem, “Gazale’de işe yaramayan eski birçok maden ocağı var, bu yüzden bölge toprak açısından çok zengin. Hammaddemiz toprak olduğu için üretim merkezimizi bu bölgede açtık. 2010 yılının sonlarına doğru ilk üretimimizi yaptık.” ifadelerini kullandı.
İnşaat sektöründe ilk oldukları için birçok zorlukla mücadele ettiklerini kaydeden Ganem, konuşmasını şu şekilde sürdürdü:
“2011-2012 yılları arasında ülkede siyasi boşluktan dolayı yaşanan kaos bizi de etkiledi. İnşaatta kullanılacak malzemeler devlet iznine tabi, bu otorite boşluğunda izinleri almak için çok uğraştık. Büyük çimento ve tuğla fabrikalarının hakim olduğu bir sektöre girmek hiç kolay değildi. Ayrıca insanları yeni bir yapı ürününü kullanmaya ikna etmek ve kullanmalarını sağlamak neredeyse imkansız gibiydi. Yüzde 90’ı çimentodan oluşan yapı taşları yerine sıkıştırılmış doğal toprağı teklif ediyorduk. İnsanlar bunu kabul etmeye hazır değildi. Bu yüzden ürünlerimizin bilimsel olarak dayanıklı olduğunu, bir mühendislik harikası olduğuna insanları ikna etmemiz gerekiyordu.”
AR-GE ÇALIŞMALARI VE ÖDÜLLER
İnsanları ikna edebilmek için araştırma geliştirme çalışmalarına ağırlık verdiklerini ve model bina yapımına başladıklarını söyleyen Ganem, “Ar-ge çalışmaları sırasında ürettiğimiz yapı taşlarının enerji verimliliği açısından üst seviye bir ürün olduğunu aldığımız çeşitli ödüller ile kanıtladık. 2012 yılında ülkedeki en iyi iş planı ödülü kazandık. 2013 yılında yine ulusal çapta en iyi enerji kontrol ödülünü aldık. Bunun yanı sıra Almanya, Umman ve Güney Afrika’da çeşitli uluslararası ödüller aldık. Bu ödüller bizi motive etmesinin yanı sıra insanları da yavaşa yavaş ürünlerimizi kullanmaları noktasında cesaretlendirdi.” dedi.
Şirketlerinin tanınırlığı arttıkça turizm sektörü, askeriye ve devlet kurumlarından da talep almaya başladıklarına dikkat çeken Ganem, “Artık ülke çapında herkes bizi tanıyor ve ürünümüzün kalitesinin farkında. Artık komşu ülkelerden de sipariş almaya başladık. Tunus’a gelip de bizim projemizi incelediklerinde fikrimize hayran kalıyorlar. Şirket olarak hedefimiz, üretim hattı için yeni makineler üretmek ve bunun yanında bir eğitim enstitüsü kurmak.” diye konuştu.
Ürünlerinin 7 şiddetine kadar olan depremlere de dayanıklı olduğunu belirten Ganem, sözlerini şu şekilde tamamladı:
“Bizim ürünümüzü diğer briket ve tuğlalardan ayıran özelliği, sağlıklı, estetik ve daha ucuz olması. İnsana güven veren doğal topraktan üretilmesinin yanı sıra 7 şiddetine kadar depremlere dayanıklılık göstermesi ürünümüze büyük bir avantaj sağlıyor. Güney Afrika’da bizim ürünlerin kullanıldığı binalar 5 şiddetindeki depreme maruz kaldı ve herhangi bir problem yaşanmadı.”