Büyük Birlik Partisi (BBP) Genel Başkanı Mustafa Destici, Haber7’yle gerçekleştirdiği röportajın ikinci bölümünde, gündeme ilişkin çarpıcı değerlendirmede bulundu.
Destici, 6’lı masada yaşanan anlaşmazlıkları, Cumhur İttifakı’nın artan oy oranı, Türkiye ekonomisi, Yunanistan’la yaşanan gerilim ve İYİ Parti lideri Akşener’in başörtüsü sözlerine yönelik açıklamalarda bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın altılı masa için “yakında dağılacaklar” sözlerini değerlendiren Destici, “onlari ikinci turda hesaplıyorlar ama seçim birinci turda bitecek” dedi.
BTP’nin masaya dahil edilmesi konusunda nasıl bir sonuç ortaya çıkacağına ilişkin BBP lideri, masadaki partilerin buna şiddetle karşı çıkacağının altını çizdi.
2023 seçimlerini de değerlendiren Destici, Cumhur İttifakı oylarının yüzde 46’dan yüzde 49 bandına yükseldiğini, Cumhurbaşkanı adayı Erdoğan’ın oyunun ise yüzde 50 bandının üzerinde olduğunu ifade etti.
Türkiye’de enflasyonun yükseldiğini ancak ülkenin battığına yönelik eleştirilerin yersiz olduğunu ifade eden Destici, “Batmış bitmiş gibi kavramlar Türkiye için söylenecek sözler değil” değerlendirmesinde bulundu.
Destici, Yunanistan’la yaşanan gerilime ilişkin ise dikkat çeken sözler söyledi. Destici, ABD ve Batı’ya tepki göstererek, “Yunanistan üzerinden Türkiye’yi terbiye etmeye çalışıyorlar ama karşılarında eski Türkiye yok” mesajı verdi.
“BU MİLLETİN ASLİ UNSURUNDAN DEĞİLLER”
CHP’li Mersin Belediye Başkanı Vahap Seçer’in, “Vizyona bakın, gözlerim yaşardı iki gündür. Vizyona bakın, ikinci yüzyıl vizyonuna, tank, top, SİHA, İHA, vur, öldür, kahramanlık türküleri, Cumhuriyet bunun için kurulmadı” sözlerine tepki gösteren Destici, şu ifadeleri kullandı.
Mersin Büyükşehir Belediyesi niye bundan rahatsız oluyor? Çünkü o ve onun gibi tipler bu milletin asli unsurlarından değiller. Bu milletin asli unsurundan olan hiç kimse bu devletin savunma sanayindeki ilerlemesinden rahatsız olmaz. Bu milletin, bu devletin yanında duran, bu ülkenin büyümesini, gelişmesini isteyen hiç kimse TOGG’dan yerli üretimden rahatsız olmaz. Gurur duyar.
“TÜRKİYE YUNANİSTAN’A HADDİNİ BİLDİRECEKTİR”
“Yunanistan kolay kolay Türkiye’ye savaş açacak bir pozisyonda değil” diyen Destici, “Türkiye yeri geldiği zaman Yunanistan’a dur diyecektir ve haddini bildirecektir” diye konuştu.
İşte Haber7 Genel Yayın Yönetmeni Osman Ateşli’nin BBP lideri Mustafa Destici ile gerçekleştirdiği röportajın ikinci bölümü:
“AKŞENER’İN HAMLESİNİ MASADAN AYRILMAK İÇİN BİR BAHANE OLARAK GÖREBİLİRİZ”
Karşınızda 6’lı masa olarak yorumlanan HDP’nin de dahil olabileceği ifade edilen bir ittifak var. Cumhurbaşkanı Erdoğan katıldığı canlı yayında “yakında dağılacaklar” dedi. Siz bu yapının birlikte hareket edebileceğini düşünüyor musunuz? Tek adayda karar kılıp seçim ortak adayla girebilirler mi?
Masada bir cepheleşme başladı, cepheler oluştu. Bu cephelerin bir tarafında CHP ve Kemal Kılıçdaroğlu var, bir diğer tarafında da İYİ Parti ve Sayın Akşener var. Şimdi masanın diğer partilerine ya da ortaklarına baktığımızda bir kısmı CHP’nin yanında Kemal Bey’in adaylığını destekliyor, bir kısmı da ya ortada ya da İYİ Parti’ye biraz daha yakın ama sayın Akşener daha önceden Cumhurbaşkanı adayı olmayacağım açıklaması yaptığı için burada da çok net olamıyorlar. En son Sayın Akşener’in bir başka partiyi masaya önerme daveti görüşmesi hamlesini de yine kendi cephesini güçlendirme ya da masadan ayrılmak için bir bahane olarak görebiliriz önümüzdeki günlerde. Çünkü Kemal Bey çok ısrarlı. Cumhurbaşkanı adaylığı noktasında CHP çok ısrarlı. Hatta görüştüğüm bazı CHP Genel Başkan yardımcıları artık bu işin geri dönüşün olmayacağını söylüyorlar. İyi Parti şöyle onaylayabilir, etkili bakanlıklarda, milletvekili sayısı noktasında fazla talepkâr olarak. İYİ Parti, “Siz kendi adayınızı çıkarın, biz de kendi adayımızı çıkartıyoruz” diyebilir. Hatta milletvekili seçimlerinde de siz kendi listenizle biz kendi listemizle. İkinci tura kim kalırsa Cumhurbaşkanı adaylığında onu destekleriz. Ama bilmiyorlar ki Cumhur İttifakı birinci turda kazanacak. Yani onlar hep hesaplandı, ikinci tura göre yapıyorlar ama seçim birinci turda bitecek.
“BTP DAYATMASINA 6’LI MASADAKİ BAZI PARTİLER ŞİDDETLE MUKAVEMET GÖSTERECEKTİR”
Sayın Akşener tarafından 6’lı masaya Bağımsız Türkiye Partisi’nin (BTP) ittifaka dahil edilmesi konusunda bir dayatma olduğu ifade ediliyor. BTP meselesi yeni kriz alanı oluşturabilir mi?
Bu mesele iki türlü okunabilir. Birincisi İYİ Parti cephesini güçlendirmek için kendisini destekleyecek bir partiyi masaya oturmaya çalışıyor. Ben buna karşı masanın özellikle bazı partilerin şiddetle mukavemet edeceğini düşünüyorum. Böyle bir durum hasıl olduğunda da İYİ Parti, “Siz benim önerimi değerlendirmediniz” diyerek bunu masadan kalkmak için bir bahane olarak da kullanabilir. Bu da bir strateji meselesidir. Sonra, “Siz Cumhurbaşkanı adayınızı gösterin biz Cumhurbaşkanı adayımızı gösterelim ikinci tura kim kalırsa onu destekleriz. Milletvekili seçimlerinde de siz kendi listenize girin. Biz kendi listemize girelim” diyebilir. Çünkü CHP ile çatı olarak girdiğinde hele bir de ortak liste yaparlarsa sağ seçmen İYİ Parti’ye oy veren ya da destekleyen sağ muhafazakâr milliyetçi seçmenin bir kısmı CHP hassasiyetiyle oraya oy vermeyecektir. Bu şekilde biz daha fazla oy alırız kanaatini dile getirir ve bunu uygulayabilir. İYİ Parti sonra da “Mecliste kazandığımızda, Cumhurbaşkanlığını kazandığımızda yine parlamenter sistemle olan anlaşmamız ya da diğer bakanlıklarla ilgili yönetimle olan işbirliğimiz devam eder” diyebilir. Yani ben bu ihtimali yüksek görüyorum.
CUMHUR İTTİFAKI’NIN OYLARI 49 BANDINDA, ERDOĞAN’IN OYLARI 50 BANDININ ÜSTÜNDE
Muhalif kamuoyu araştırma şirketlerinin son aylardaki araştırma sonuçlarında bile rüzgârın Cumhur İttifakı lehine döndüğüne dair işaretler var. Cumhurbaşkanı adayınız Erdoğan’ın da oylarında yükseliş görülüyor. Neler söylemek istersiniz?
Bizdeki anketler Cumhur İttifakı oylarının 46-47 bantlarına geldiğini söylüyordu. Ama dün akşam aldığım yeni bir habere göre Cumhur İttifakı oyları yani 3 partinin toplam oyu 49 bantlarına geldi. Cumhurbaşkanı adayımızın da oylarının 50 bandının üstünde olduğu şekilde. Bu özellikle mecliste çıkacak yeni yasalar, EYT başta olmak üzere sözleşmelere, taşeronlara verilecek kadrolar, asgari ücrette yapılacak artış, memur ya da işçi maaş zamlarında yapılacak artışlar, destekler, bütün bunlar devreye girdiğinde ben bunun daha da yükseleceğini düşünüyorum. Enflasyon zaten aşağı doğru inecek bakın. Enflasyon nasıl düşer bir ülkede? Bir gereksiz ithalat yapmazsınız yani lüks tüketim. Çünkü döviz veriyorsunuz. Yani enflasyonun en önemli sebeplerinden birisi cari açıktan kaynaklanıyor. İkincisi Türkiye’yi gelir olarak rahat atlatırsınız. Hükümet şimdi bunu yapıyor. Yani asgari ücretliye artış yaparak, memura enflasyonun üstünde artış yaparak, sosyal destekler, üretime verilen destekler, sanayiciye verilen destekler, bütün bunları yaptığınızda vatandaşı vadesiz alışverişe yönlendirirseniz. Bir de tabii şu var, Türkiye’de dolaylı vergilerin azaltılması lazım. Çünkü enflasyonu arttıran etkilerden bir tanesi de bu dolaylı vergiler. Yani şimdi siz diyelim akaryakıt alıyorsunuz, bunun üzerinde bir özel tüketim vergisi var yüksek oranda bunların düşürülmesi lazım. Enflasyonu mutlaka ama mutlaka aşağıya doğru çekecektir ve döviz üzerindeki baskıyı da azaltacaktır. Son dönemde uygulamaya sokulan yatırım, istihdam, üretim ve ihracat politikasına bizim tavizsiz bir şekilde devam etmemiz gerekiyor.
“BATMIŞ BİTMİŞ GİBİ KAVRAMLAR TÜRKİYE’YE SÖYLENECEK SÖZLER DEĞİL”
Çok karamsar bir tablo mu söz konusu? Yani Türkiye batmış bitmiş bir ülke mi?
Asla. Herkes kendi penceresinden bakıyor, daha doğrusu kendi penceresinden de baksa doğruları görebilir de tarafgirlik var. Dolayısıyla o işte siyasetçilerin konuşmalarını da etkiliyor, televizyoncuların yayınlarını da etkiliyor, sivil toplum örgütlerini herkesi etkiliyor çünkü seçimi kazanmaya odaklandığı için insanlar orada doğruya doğru diyemiyor ya da doğruyu göstermekten imtina ediyor. Türkiye’de yüksek enflasyon yaşanıyor, hayat pahalılığı var, özellikle geliri düşük ve sabit olanlar büyük bir zorluk çekiyor. Bu bir gerçek ama batmış bitmiş gibi kavramlar asla Türkiye’ye şu anda söylenebilecek sözler değil. Türkiye’de insanların önemli bir kısmı hala bolluk içerisinde büyük bir refah içerisinde yaşamaya devam ediyorlar. Burada yapılacak olan nedir? Geliri biraz daha adil dağıtacaksınız çünkü para var. Enflasyon, yüzde 85 artmış. Peki bütçeniz ne kadar büyümüş? 1 trilyon 300 milyardı 2022 merkezi yönetim bütçesi 2021 sonunda meclise sunulduğunda. 1.80 milyar da ek bütçe yapıldı. Ne oldu? 2 trilyonu geçti. Şimdi açıklanan tahmini bütçe 4 trilyon 300 milyar. Belki buna da bir ek bütçe yapılmak zorunda kalacak. 3 katından daha fazla. Yani Türkiye büyümüş, geliri artmış. Zaten bu yüksek enflasyonu da devlet kazanıyor, finans çevreleri kazanıyor, bankalar kazanıyor, büyük tüccarlar kazanıyor, üreticiler kazanıyor, sanayiciler kazanıyor, ihracatçılar kazanıyor. Düşük maaş alan sabit ücretler, küçük esnaf, küçük çiftçi bunlar zorluk çekiyor. O zaman ne yapacağız? Biz de kazananlardan alacağız bu tarafa vereceğiz. Şu anda hükümet de bunu yapmaya çalışıyor, bunu biraz daha sistemli ve daha dengeli alıp vermemiz lazım. Bu önümüzdeki ocak ayına kadar da yeni düzenlemeler ve iyileştirmeler yapılacak.
“SANKİ BUGÜNKÜ YÖNETİME SÖYLENMİŞ GİBİ ÇARPITARAK FİTNE ÇIKARMAYA ÇALIŞTILAR”
Geçtiğimiz hafta çarpıtılan bir açıklamanız vardı. Sonrasında, “Başkanlık sisteminden yanayız. Asla parlamenter sisteme dönüşü savunmuyoruz. Hele ki o eski, eksik parlamenter sisteme asla” dediniz. Türkiye parlamenter sisteme dönüş riski var mı? 2023 seçimleri niye önemli?
Biz mecliste parlamento muhabirleriyle bir kahvaltı programında bir araya geldik. Konu nerden buraya geldi? Ben partilere verilen hazine yardımlarının anayasadaki ilgili maddeye uygun olmadığını yani orada çünkü tabir ediliyor. Partilere hakça ve yeterli miktarda diyor. Bu hakça da dağıtılmıyor. Yani hazine yardımıyla ilgili bir kıstas getirebilirsiniz ama bunun iki katı seçim yardımı veriyorsanız yani 1 buçuk milyar hazine yardımı 3 milyar seçim yardımı veriyorsanız o zaman bunu seçime katılan her partiye adil olarak dağıtmanız gerekir. 5 partiye 4 buçuk milyar para veriliyor. Bunun onda biri verilse yetmez mi? Ama anayasaya aykırı. Yeterli miktarda değil, çok üstünde veriliyor ve bunlar bununla adeta har vurup harman savuruyor. En lüks oteller, en lüks otomobiller, rezidans gibi parti binaları… Devletin parası bu. Ekonomik zorluk içinden geçiyorsunuz. Biz dedik ki madem böyle adil dağıtılamıyor, kaldırın kardeşim. İkincisi de bu paranın 600 trilyonu HDP’ye veriliyor. Anayasa Mahkemesine kaç kere çağrı yaptım. Bizzat görüştüğüm herkese söyledim. Kapatma davası var. Diyelim ki kapatıldı bu parayı geri alabilecek misiniz? Para gitti PKK’ya. Bize göre yüzde yüz kapatılması lazım. Diyelim ki anayasa ve yasalarımıza göre kapatılmadı ama hazine yardımından mahrum bırakma kararı çıktı. Verdin hazine yardımı nereden geri alacaksın alabildiler mi? Erkan Mumcu grup kurdu ayrıldı AK Parti’den trilyonlarca para aldı, sonra grup dağıldı, ne yaptı? Alamadılar gitti. O zaman bir gazeteci arkadaş, “Cumhurbaşkanı devletin uçağıyla gidiyor, devletin imkanlarıyla propagandasını yapıyor. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?” dedi. Ben de, “Büyük Birlik Partisi’nin verdiği teklifte 2017 yılında Cumhurbaşkanı seçilenin parti kimliği devam edebilir ama parti genel başkanlığı ayrılması bizce daha uygundur” dedik. Ama bu geçmişte kalmış ya da yeni bir anayasa teklifi görüşülür. Her parti kendi görüşünü söyler zaten. Her partinin görüşü ayrı. Siz bizim ittifakı biliyorsunuz değil mi? Hepimizin kendi ayrı görüşleri var. Milliyetçi Hareket Partisi de biliyorsunuz 100 maddelik bir anayasa teklifi hazırladı. Yüzde yüz AK Parti’yle ya da bizimkiyle örtüşür mü? Yani ya da CHP’nin verdiği İYİ Parti’nin verdiği Saadetin verdiği birbiriyle örtüşür mü? Ama o bitmiş gitmiş, anayasa yapılmış, Büyük Birlik Partisi anayasa değişikliği teklifini onaylamış, uyum içinde bir çalışma var. Onu, “Destici Cumhurbaşkanı olan parti genel başkanının ayrılmalı” sanki bugünkü yönetime söylenmiş gibi haberleştirerek fitne çıkarmaya çalıştılar. Bunun kaynağında neresi olduğuna baktığınızda bizim hiçbir zaman olumlu haberimizi yapmayan, bizi takip etmeyen bir ajans var. Bu ajans ve onun etrafında kümelenmiş birtakım yazılı ya da görsel medya. Onlar da ciddiye almıyorum.
VAHAP SEÇER’E TEPKİ: BU MİLLETİN ASLİ UNSURUNDAN OLAN HİÇ KİMSE BU ÜLKENİN İLERLEMESİNDEN RAHATSIZ OLMAZ
CHP’li Mersin Belediye Başkanı Vahap Seçer’in, “Vizyona bakın, gözlerim yaşardı iki gündür. Vizyona bakın, ikinci yüzyıl vizyonuna, tank, top, SİHA, İHA, vur, öldür, kahramanlık türküleri, Cumhuriyet bunun için kurulmadı” sözlerine tepki gösteren Destici, şu ifadeleri kullandı:
“SEN BENİM KENDİMİ SAVUNMAMDAN NİYE RAHATSIZ OLUYORSUN, BİR SALDIRI NİYETİN Mİ VAR?”
Ülkemizin son yıllarda savunma sanayii ve teknolojide önemli atılımları var. Geçtiğimiz hafta Savunma Sanayii Fuarı özellikle yurt dışından gelen ziyaretçileriyle çok konuşuldu. Hafta sonu Türkiye’nin Otomobili TOGG banttan indirildi. Duygularınız öğrenebilir miyiz?
Bütün bu gelişmeler, yerli üretimin ivme kazanması çok gurur verici. Yani gerçekten insanı hislendiriyor, heyecanlandırıyor. Şimdi düşünün 60 sene önce bu ülke kendi otomobilini yapmış ama çeşitli bahanelerle bu durdurulmuş. Osmanlı’nın son dönemlerinde ve Cumhuriyetin ilk dönemlerinde kendi savaş uçağını yapan Türkiye var. Hatta dışarıya ihraç eden bir Türkiye var. Bu durdurulmuş. Kendi bombalarını yapan bir Türkiye var. Neden kim durdurmuş? Batı ve batının içerideki işbirlikçileri ve beslemeleri tarafından durdurulmuş. Biz rahmetli Muhsin Başkanla Savunma Bakanlığını ziyaret ettik o dönemde. Ya orada öyle şeyler öğrendik ki. Bu yabancı silah şirketlerinin TSK’ya silah satışlarında komisyoncular var. Bunlar 100 milyonlarca dolar para alıyorlar. O ülkelerle olan ilişkileri de gözetliyorlar. Şimdi bize Amerika Birleşik Devletleri Rusya’dan S-400 füze sistemi aldığımız için tavır koyuyor. Peki sen verdin vermedin? Bu sistem savunma sistemi. Sen benim kendimi savunmamdan niye rahatsız oluyorsun? Bana bir saldırı niyetin mi var? Ama görüyoruz ki var. Yunanistan üzerinden var. Suriye’nin kuzeyinde devlet kurmaya çalışıyor. Bütün bunlar dolayısıyla Türkiye hem kendi ülke güvenliği ve milletinin geleceği için hem coğrafyasının hem de Türk ve İslam dünyası için buna mecbur. Biz onun için savunma sanayindeki yerliliği çok önemsiyoruz ve destekliyoruz. Türkiye şimdi uzun menzilli balistik füze denemelerini yaptı. Bakın Tayfun ne kadar ses getirdi, başta Yunan olmak üzere ne kadar korktular? Bunun bir katını daha yaptığında tamamen bir balistik füzeye sahip olduğunda kıtalar arası o zaman Türkiye büyük bir aşama kaydedecek ve büyük bir güç kazanacak. Kendi savaş uçakları semaya yükseldiğinde aynı şey olacak. Bir de nükleere kavuştuğunda artık Türkiye, Amerika, Rusya, İngiltere ve Fransa gibi Çin gibi kendi ayakları üzerinde duran tamamen bağımsızlığına kavuşmuş olacak. Artık Türkiye’nin rızası olmadan ne birisi birisine saldırabilir ne de Türkiye’nin başına bela edilebilirler. Zaten bütün rahatsızlık burada.
“YUNANİSTAN ÜZERİNDEN TÜRKİYE’Yİ TERBİYE ETMEYE ÇALIŞIYORLAR AMA KARŞILARINDA ESKİ TÜRKİYE YOK”
Dün Dışişleri Bakanımızla bir saatlik bir görüşme gerçekleştirdik. Yani bendeki bilgiler taze. Şimdi aşağı yukarı bu konu başlıklarının hepsini görüştük. Türkiye-Yunanistan’da son durum, AB ilişkileri, Suriye’deki son durum, Türk dünyasıyla ilişkiler, Rusya-Ukrayna savaşındaki son gelişmeler, bütün bunları konuşma fırsatı bulduk. Tabii şunu söyleyeyim Türkiye’nin de katkılarıyla Tahıl Koridoru yeniden çalışmaya başladı ya da başlayacak. Tabii orada savaşın hemen bitmesi kimse tarafından beklenmiyor. Ama en azından insani şartların korunmasına gayret ediliyor. Tabii ki biz başından beri söyledik. Saldırganlığı kabul etmiyoruz, Türkiye bunu söylüyor. Yani Rusya’nın Ukrayna’ya saldırganlığını kabul etmiyor. Ama öbür taraftan da ilişkilerini sürdürerek barış için, işte bu tür Tahıl Koridoru gibi insani şeylerin gerçekleşmesi için de aracılık ve öncülük ediyor. Şimdi Yunanistan’la ilgili meseleye gelince, tabii Yunanistan’ı bize karşı AB ve ABD kışkırtıyor. Onların üzerinden tabiri caizse tırnak içinde terbiye etmeye çalışıyorlar, yani isteklerini çalışıyorlar ama karşılarında eski Türkiye yok! Türkiye bağımsız bir dış politika yürütüyor. Doğu Akdeniz’de attığımız adımlar bunun göstergesi. Sondaj çalışmaları bunun göstergesi. Libya’yla yaptığımız saha anlaşmaları deniz sahası anlaşmaları bunun göstergesi. Suriye’nin kuzeyine gerçekleştirdiğimiz harekâtlar ve ne pahasına olursa olsun orada bir terör devleti kurdurmama noktasında kararlılığımız aynı şekilde Azerbaycan’la bakın çok önemli yüz yılın en önemli olayları ve Türk dünyası açısından kazanımlarından bir tanesi. 32 sene önce Karabağ işgal edilirken Hocalı başta olmak üzere orada soykırım yapılırken o zaman Türkiye’yi yönetenler sessiz kaldılar. Yardım eli uzatamadılar. Merhum Ebulfez Elçibey, iki tane nakliye helikopteri istedi, yaralıları taşımak için. Onu bile göndermeyen ya da gönderemeyen Türkiye’de bir yönetim vardı. Bugün Azerbaycan’ı Karabağ’ı kurtarmak için harekât başlattığında Türk devleti, Türk ordusu tüm gücüyle kardeş ve can Azerbaycan’ın yanında durdu. Ve işgal edilmiş topraklar Türkiye’nin desteğiyle kurtarıldı, bunu Azerbaycanlılar söylüyor. Şimdi onun için İHA’larımızdan SİHA’larımızdan tanklarımızdan tüfeklerimizden Vahap Seçer de rahatsız oluyor, PKK’lı milletvekilleri de rahatsız oluyor. Sezgin Tanrıkulu’da rahatsız oluyor. Yine aynı şekilde Kılıçdaroğlu’nun uluslararası ilişkilerden sorumlu başdanışmanı eski büyükelçi milletvekili de rahatsızlık duyuyor. Ama biz Cumhur ittifakı olarak yolumuza devam ediyoruz.
“TÜRKİYE YERİ GELDİĞİ ZAMAN YUNANİSTAN’A HADDİNİ BİLDİRECEKTİR”
Yunanistan’la gerilimin sonu nereye varır?
Şöyle, tabii Yunanistan’la kolay kolay Türkiye’ye savaş açacak bir pozisyonda değil. Başına gelecekleri tahmin edebilir. Öyle bir potansiyeli yok. Ama Türkiye tabii ki yeri ve zamanı geldiğinde Yunanistan’a dur diyecektir ve haddini bildirecektir.
“21. YÜZYIL TÜRK ASRI OLACAK”
AK Parti’nin Türkiye Yüzyılı programı
Cumhurbaşkanımıza teşekkür ediyoruz. Tabii bir Türkiye vizyonu ortaya koyuyor. Tabii 20 yıllık bir tecrübe sahip olan bir partiden bir iktidardan söz ediyoruz. 20 yıl boyunca yaptıkları var, yapamadıkları var. Ya da yapmak istedikleri var. Dolayısıyla da bugüne kadar yapamadıklarını ve yapmak istediklerini de önümüzdeki dönemde de sadece bu sefer AK Parti olarak değil Cumhur ittifakı olarak yani AK Parti, MHP, BBP olarak, birlikte yapma azmini kararlığını da ortaya koyuyor, tabii bu yıl Cumhuriyetimizin kuruluşunun 99. Yılını kutladık. Seneye bu 100. Yıl olacak. Tabii 100. Yılla birlikte Türkiye Cumhuriyeti Devleti de ikinci yüzyılına bir başlangıç yapacak. Dolayısıyla orada bir hazırlık, biz zaten hep ne diyorduk: 21. Yy. Türk asrı olacak. Sayın Cumhurbaşkanımızda bunu Türkiye Yüzyılı olarak kamuoyuna açıkladı. Tabii Türk asrı ile Türkiye Yüzyılı birbirini tamamlayıcı kavramlar. Yani bir taraftan Türk dünyasıyla ilişkiler işte Gaspıralı’nın dediği dilde fikirde işte birlik şiarıyla Türk devletler birliğinin kurulması, başta Azerbaycan, daha sonra Özbekistan olmak üzere tüm Türk Devletleriyle ilişkilerin geliştirilmesi bütün bunlar Türk asrına yönelik hazırlıklar çalışmalar. Ama öbür taraftan da Türkiye Yüzyılı özelde Türkiye’ye yönelik ve Türkiye’yi güçlendirme, çünkü Türkiye hem Türk dünyasını hem de İslam dünyasının kalbi, lider ve lokomotif ülkesi. Biraz önce savunma sanayiinden bahsettik, işte diğer sanayi girişimlerinden bahsettik. Bütün bunlar sadece 85 milyonun değil, aynı zamanda Azerbaycan’ın da Pakistan’ında, Filistin’inde, Doğu Türkistan’ın da güvenliği özgürlüğü ya da zulümden kurtuluşu, müreffeh bir hayat yaşaması için atılan adımlar.
“TÜRK DÜNYASI CUMHUR İTTİFAKI’NIN DEVAMINDAN YANA”
İstemezler, istememeleri lazım. Öyle düşünüyorum. Yani orada da tabii Batıyla ilişkiler içinde olan yok mu vardır tabii. Ama ben genel itibariyle Türk dünyasında yaşayan soydaşlarımızın kahır ekseriyette, çünkü ben bunu Balkanlara yaptığım ziyaretlerde de görüyorum. Türk dünyasına yaptığım ziyaretlerde de aşağıda da tüm bu ziyaretlerde de bunları görüyoruz. Cumhur ittifakının devamından yanalar. Özellikle Balkanlara gittiğinizde şunu görüyorsunuz. Gerçekten bu dönemde daha önce unutulan hiçbir yatırım yapılmayan hatta kapıları çalınmayan Türk toplumlarına soydaşlarımıza, dindaşlarımıza ulaşılmış. Ve oradaki miras eserler başta olmak üzere onların tadilatı, tamiri yeniden hayata kazandırılması ve oradaki bütün Türk topluluklarının desteklenmesi, işte Türkiye’ye geliş gidişlerinin daha rahatlıkla sağlanması evlatlarının eğitimi, orada yaşantılarının kolaylaştırmak için destekler bütün bunlar bu son dönemde yapıldı. Yani bunların hakkını da teslim etmek zorundayız.
MERAL AKŞENER’İN BAŞÖRTÜSÜNE YÖNELİK SÖZLERİ
Ben görüntüleri izledim. Tabii onun değerlendirmesini kamuoyu yapacaktır. Tabii Sayın Akşener’le ilgili o dönemde özellikle 28 Şubat’ta askerlere karşı İçişleri Bakanı olarak duruşuyla ilgili olarak bir takdir edilen bir tarafı vardı. Fakat bu görüntüler, bir görüntü daha yayınlanmıştı yine. Hani Milli Güvenlik Kurulu kararlarının uygulanacağına dair, burada başörtüsü yasağı da vardı. İmam Hatiplerle, dindar kesimlerle ilgili uygulamalarda vardı. Onu uygulayacağıyla ilgi. Bu ikinci çıkan videoda da yine tam 28 Şubatçılara, darbecilere karşı bir duruşu değil de o duruşun tam tersinde söylenmiş sözler var.
Yani öyle bir hava var. Ama onu yalanladı. Onun doğru olmadığını söyledi, ifade etti. Tabii o sözleri hangi maksatla hangi amaçla kullandı bunları bilemiyoruz. Tabii o günün şartlarıyla bugünü konuşmak çok da doğru değil. Tabii hangi şartlarda bunu konuştuğu öncesinde, sonrasında ne konuşuldu, bunu bilmiyorum ama bu tamamen kamuoyunun takdir edeceği ve değerlendireceği bir husustur. Sözleri de çok açık.