AK Parti Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş, “Yeniden güçlü, büyük Türkiye istikametinde çok büyük adımlar attık. Önümüzde inşallah Türkiye’nin önlenemez yükselişi diyebileceğimiz bir dönem geliyor. Tabiri caizse köprünün yarısını geçtik ama tam manasıyla başarıya ulaşabilmek için daha gidecek çok yolumuz var.” dedi.
Kurtulmuş, Cihannüma Sohbetlerinin “Türkiye’yi Yarınlara Taşımak, Medeniyetimizin üçüncü koşusu” konulu programa katıldı. Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yusuf Tekin’in moderatörlüğünde yapılan program, Cihannüma Derneğinin sosyal medya hesaplarından da canlı yayınlandı.
Programda, çoğunluğu gençler, akademisyenler ve düşünce insanlarıyla yapılan konuşmalarından derlenen “Türkiye’yi Yarınlara Taşımak” isimli yeni kitabı hakkında konuşan Kurtulmuş, Türkiye’nin büyük bir mücadeleden geçerek bugünlere geldiğini söyledi.
Hatalarıyla, sevaplarıyla, eksikleriyle geldikleri noktanın bundan 20-30 sene öncesinde hayal dahi edilemeyeceğini söyleyen Kurtulmuş, geldikleri noktanın kıymetini çok iyi bilmek ve bundan sonraki sürece çok daha nitelikli bir şekilde hazırlanmak zorunda olduklarını ifade etti.
Kurtulmuş, Türkiye’nin “Yeniden güçlü, büyük Türkiye” istikametinde çok büyük adımlar attığını vurgulayarak, “Önümüzde inşallah Türkiye’nin önlenemez yükselişi diyebileceğimiz bir dönem geliyor. Tabiri caizse köprünün yarısını geçtik ama tam manasıyla başarıya ulaşabilmek için daha gidecek çok yolumuz var. Allah nasip eder, karşı kıyıya geçersek de bir daha eski günler gelmesin diye, bir daha Türkiye’nin o karanlık dehlizlerine tekrar bu millet girmesin diye Tarık bin Ziyad’ın gemileri yakması gibi biz de köprüyü yakarak yeniden güçlü büyük Türkiye sahiline selametle ulaşırız ve ondan sonraki hedefimizi sonraki nesiller gerçekleştirmek için yoluna devam eder diyerek ümit ve temenni ediyorum.” dedi.
“Bu anlamda bizim arkadaşlarımıza, camiamıza, bizim kardeşlerimize, çok büyük bir sorumluluk düşüyor.” diyen Kurtulmuş, şunları kaydetti:
“Herkes bulundukları pozisyonda bu mücadelenin esas sahibi, bu mücadelenin merkezi olarak kendisini görmek durumundadır. Fedakarlıkla, samimiyetle, adanmışlık ruhuyla, gayretle, ilimle, irfanla şimdiye kadar olduğu gibi bundan sonra da çok daha güçlü bir şekilde yolumuza devam etmemiz gerekiyor. Arkadaşlarımız, dostlarımız arasındaki networkun daha da kuvvetlendirilmesi gerektiği kanaatineyim. Herkes bulunduğu yerden bireysel anlamda mücadelesini en yüksek şekilde devam ettirecek ama kim nerede, ne yapıyor, ne yapıyoruz? Bunları bilerek inşallah daha güçlü bir dayanışma ile Türkiye’nin yarınlarını hazırlayacağı bir kadro ile yola devam edeceğiz. Ben bütün arkadaşlarımıza bulundukları pozisyonlarda, bulundukları mevzilerde üstün başarılar diliyorum.”
“Türkiye’yi Yarınlara Taşımak” isimli yeni kitabıyla ilgili sohbet eden Kurtulmuş, siyasi hayatı boyunca çok farklı ortam ve platformlarda konuşmalar yaptığını söyledi.
Kurtulmuş, bunların içinde siyaseti ve siyaset yapma iddiasının esasını oluşturan, medeniyeti yeniden ihya ve inşa edecek perspektife hizmet edecek kalıcı metinler arasından seçtiği bazı konuşmalarına kitapta yer verdiğini dile getirdi.
Pandemi sırasında ortaya çıkan ve giderek derinleşmekte olan bu kriz olmasaydı bile esasında son birkaç on yıldır bütün dünyada, modern düşüncenin krizlerinin her alanda yaşandığını belirten Kurtulmuş, modern insanın zihnini inşa eden temel değerlerin aslında eski dönemlerde söylendiği kadar insanların hayrına olmadığının ortaya çıktığını kaydetti.
“YENİ FİNANSAL MİMARİ” ÖNERİSİ
Kitapta yer verdiği “Yeni finansal mimari” önerisi hatırlatılan Kurtulmuş, şöyle devam etti:
“Yeni dönemlerdeki emperyalizmin gelişme şekline batığımızda nitelik değiştirerek, şekil değiştirerek, devam ediyor. Dünyada şu anda en temel mesele, denge durumunda olan bir dünya sisteminin olmaması. Bu, yeni bir dengenin hatta denklemin kurulmasını zorunlu kılıyor. Bölge bölge çok farklı denklemlerin olduğu, çok fazla değişkenin işin içerisine girdiği bir denklemin kurulması aşamasındayız.”
Numan Kurtulmuş, bu anlamda jeopolitik gücü, tarihsel derinliği, kültürel zenginliği gibi birçok imkanıyla Türkiye’nin de bu denklemin içinde güçlü bir şekilde yer almak için gayret sarf ettiğini anlatarak, birilerinin de Türkiye’nin bu denklemin içinde yer almaması için uğraştığına vurgu yaptı.
Daha önce kullanılan argümanlarla şimdi postmodern emperyalist dönemde kullanılan argümanlar arasında nitelik açısından benzerlik bulunduğunu belirten Kurtulmuş, şekil bakımından ise farklılıkların olduğunu söyledi.
“İÇ SORUNLARIMIZI KENDİMİZ ÇÖZEBİLME İMKANINA KAVUŞMAMIZ LAZIM”
Kurtulmuş, bu coğrafyanın halklarının kendi iç sorunlarını çözme konusunda karşılıklı müzakere ve rızaya dayalı bir çözüm bulmak zorunda olduğunu anlattı.
Numan Kurtulmuş, “Bizim öncelikle iç sorunlarımızı kendimiz çözebilme imkanına kavuşmamız lazım. Eğer biz bundan sonraki süreçlerde de Balkanlar, Kafkaslar, Doğu Akdeniz olsun sorunlarımızı kendimiz müzakere ile karşılıklı rıza ile çözmeyi başarabilecek pratikler ortaya koyamazsak her bir çatışma, her bir çelişki emperyalizme yeni bir davetiyedir.” değerlendirmesini yaptı.
Kurtulmuş, Suriye’deki iç çatışmalar başladığı zaman, bölge ülkeleri olarak Suriye’deki iç çatışmayı çözebilecek veya en azından hafifletecek bir mekanizmayı kurmuş olsalardı ABD’nin de Rusların da diğerlerinin de Suriye meselesine müdahil olmasının mümkün olmayacağını kaydetti.
“VEKALET SAVAŞLARI EMPERYALİZMİN YENİ TÜR ARACI HALİNE GELDİ”
Dünyada yaşanan vekalet ve ticaret savaşlarına ilişkin bir soru üzerine Kurtulmuş, Arap Baharı’nın ilk başladığı süreçte vekalet savaşları kavramını Türkiye’de ilk kullananlardan olduğunu hatırlatarak, “Zamanla vekalet savaşlarının, emperyal güçlerin kendi ellerini ateşe sokmamak için terör örgütlerini maşa olarak kullandığı bir durum olduğu anlaşıldı. Bu vekalet savaşları emperyalizmin yeni tür bir aracı haline geldi. Aynı şekilde ticaret savaşları da.” diye konuştu.
Kurtulmuş, dünyada kaynaklar belli ellerde toplanmışken ve çok büyük bir gelir adaletsizliği söz konusuyken ticaret savaşlarının artarak devam edeceğini dile getirerek, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Aslına 3. dünya savaşı çoktan başlamıştır. Mesela 2. Dünya Savaşı önce sahada askeri olarak başladı, sonra çok uzun yıllar ekonomik olarak sürdü. Bu sefer tersi söz konusu. Savaş ekonomik olarak başlamıştır. Yeni bir küresel yapıya ihtiyaç var, bu yapılmazsa, bu şartlar böyle devam ederse yeni bir denge kurulamazsa dünya hızlı bir şekilde çatışma ortamına doğru gidiyor. Yüksek teknoloji küreselleşmeyle birlikte dünyaya yeni imkanlar sunuyor ama aynı zamanda elit bir sınıf da oluşturuyor. Pandemiyle ortaya çıktı ki bu yürütülemez bir sistem. Dünyanın her yerine eli uzanan süper gücü Amerika’da başkentin arka sokaklarındaki insanlara, iki maske gönderilemediğini gördük. Bu yoksulluk değil, yoksunluk. Daha insani, daha paylaşımcı yeni bir küresel ve finansal mimariye ihtiyacımız var. Ticaretin büyük bölümü dünyada dolar ile yapılıyor, niye milli paralarımızı kullanmıyoruz? Mesela altına dayalı para sisteminin yeniden konuşulması lazım. İşte bu ve benzeri çıkışlar adaleti sağlayacak önemli adımlar olacaktır. Ancak dünya bu kadar gayri adil bir sistemi test ettikten sonra pandeminin ardından bu şekilde devam edemez. İnsanlığa ve yardımlaşmaya dayalı bir sistemi denemek zorundadır. Bunu bir zorunluluk olarak görüyorum. Yeni dönemde tüm ülkelerde dayanışmanın, yardımlaşmanın, iş birliğinin güçleneceği kanaatindeyim. İnsan oğlu artık eski hali sürdüremez.”
Kurtulmuş, Türkiye’nin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın öncülüğünde verilen mücadele ile bambaşka bir noktaya geldiğinin altını çizerek, “Hayal bile edilemeyecek bir noktaya geldik. Bu, Türkiye’nin önlenemez yükselişidir. O yüzden bizim ortak hedeflere kilitlenmemiz ve milletimizin ortak hedefler bünyesinde kenetlenmesini temin etmemiz gerekir. Türkiye güçlü Türkiye hedefine doğru yürüyor, tam bağımsızlık istikametinde yürüyor. Sorun olarak görülen her alanda adım atıyoruz, biz bildiğimiz istikamette yürüdükçe Allah da hayırlı sonuçlar nasip ediyor.” değerlendirmesinde bulundu.