Anayasa Mahkemesi, Toplu İş Sözleşmesi’ne (TİS) taraf sendika üyesi olmayan işçilerin, sözleşmeden doğan geçmişe dönük haklardan yararlanabileceğine hükmetti.
Resmi Gazete’de yer alan karara göre, İstanbul’da bir iş yerinde, TİS tarafı olmayan sendikanın avukatı, vekili olduğu işçilerin, toplu iş sözleşmesi hükümlerinden geçmişe dönük yararlanmaları talebiyle dava açtı.
Davaya bakan Bakırköy 16. İş Mahkemesi, Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu’nun 39. Maddesindeki “imza tarihinden önceki talepler, imza tarihi itibarıyla hüküm doğurur” ifadesinin Anayasa’ya aykırı olduğu kanısına vararak, iptali istemiyle Anayasa Mahkemesine başvurdu.
Hükmün, taraf sendika üyesi olmayan işçilerin, toplu iş sözleşmesi hükümlerinden yararlanmalarını engellediğini belirten yerel mahkeme, itiraz konusu kuralla sendikaya üye olmayan işçiler bakımından söz konusu talebin geçerlilik tarihinin TİS’in imza tarihi olarak belirlendiğini, bu suretle işçilerin TİS’i imzalayan sendikaya üye olmaya zorlandıklarını öne sürdü.
OY ÇOKLUĞUYLA KARAR VERİLDİ
İtirazı değerlendiren Anayasa Mahkemesi, Toplu İş Sözleşmesi Kanunu’nun 39. maddesinde geçen “imza tarihinden önceki talepler, imza tarihi itibarıyla hüküm doğurur” ifadesinin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline oy çokluğuyla karar verdi.
Yüksek Mahkeme’nin gerekçesinde, Anayasa’nın 51. maddesinde güvenceye bağlanan sendika hakkının çalışanları, istedikleri sendikayı kurma ve bunlara izin almaksızın üye olma haklarıyla devlete ve iş verene karşı koruduğu belirtildi.
Gerekçede, sendika hakkının çalışanları, istediklerinde sendika üyeliğinden ayrılma ve isterlerse hiç bir sendikaya üye olmama haklarıyla sendikalara karşı da koruduğu vurgulandı.
İtiraza konu kuralın, “TİS’e taraf sendikanın üyesi olmayıp dayanışma aidatı ödemek suretiyle toplu iş sözleşmesi hükümlerinden yararlanmak isteyen işçiler yönünden imza tarihi itibarıyla hüküm doğurduğu” aktarılan gerekçede, şunlar kaydedildi:
“Bu nedenle toplu görüşme ve pazarlık sürecinde toplu iş sözleşmesi kapsamındaki iş yerinde çalışan, süresinde talepte bulunan ve dayanışma aidatı ödeyen taraf sendikası olmayan işçilerin TİS’te yer alan ve toplu görüşme ve pazarlık süreçleri nedeniyle geçmişe yönelik parasal haklar bahşeden hükümlerden yararlanmaları mümkün olmayacaktır. Bu sonuçla karşılaşmak istemeyen işçilerin ise TİS öncesinde taraf sendikaya üye olmaları gerekmektedir. Dolayısıyla kural, hem sendika hakkını hem de TİS hakkını sınırlamaktadır.”
“ÇOĞULCULUĞUN ZEDELENMESİNE NEDEN OLABİLİR”
Gerekçede, TİS’e taraf sendika üyesi işçilerin talep gerekmeksizin üye aidatı ödeyerek, üye olmayan işçilerin ise talebi üzerine dayanışma aidatı ödemek suretiyle sözleşmenin parasal hükümlerinden yararlandıkları hatırlatıldı. Yüksek Mahkemenin gerekçesinde, şu tespitler yapıldı:
“TİS hükümlerinden dayanışma aidatıyla yararlanmada taraf sendikanın onayı aranmayarak sendika üyesi olan ve olmayan işçiler arasında bir eşitlik ve denge sağlanmıştır. Ancak yetki alma ve toplu iş sözleşmesinin hazırlık, müzakere ve pazarlık süreçlerinin devam ettiği dönemlerde sendika üyesi olmayan işçilerin dayanışma aidatı ödemesi itiraz konusu kuralla engellenmektedir.
Bu sürecin ülkemizde çok uzun zaman alabildiği gözetildiğinde bu süre boyunca dayanışma aidatı ödeyenlerin TİS’ten yararlanmasının engellenmesi bu dengeyi bozacak niteliktedir.
Kuralın TİS’in imzalandığı tarihte taraf sendika üyesi işçiler lehine sonuç doğurduğu bu nedenle sendikalaşma yarışında taraf sendika lehine bir avantaj yarattığı açıktır. Öyle ki üye sayısını arttırmada kolaylık elde eden taraf sendikanın bir sonraki TİS’te de üye işçi çoğunluğunu muhafaza etmek suretiyle diğer sendikalara üstün gelmesi ve taraf sendika statüsünü koruması mütemadi bir hal alabilecektir. Bu durum ise sendikalar arasındaki yarışın, dolayısıyla çoğulculuğun zedelenmesine neden olabilecektir.”
“DEMOKRATİK TOPLUM DÜZENİNİN GEREKLERİNE UYGUN DEĞİL”
TİS’e taraf sendika üyesi olmayıp, sözleşmeden yararlanmaya ilişkin diğer şartlara haiz olan işçilerin TİS’in geriye dönük hak bahşeden parasal hükümlerinden mahrum bırakılmalarının bu kapsamdaki işçileri sendikaya üye olmaya zorlayacağı ifade edilen gerekçede, “Bu itibarla kuralla getirilen sınırlamanın Anayasa’nın 51. Maddesi kapsamında bir toplumsal ihtiyacı karşılamadığı, aksine demokratik bir toplumda bulunması gereken çoğulculuğa zarar verdiği, sendikalar arası rekabeti taraf sendika lehine haksız şekilde bozduğu anlaşıldığından demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun bir sınırlamanın varlığından söz edilemez.” denildi.
Anayasa’nın 13. maddesine atıfta bulunulan gerekçede, “Sendika ve sözleşme haklarına getirilen sınırlamaların, demokratik toplum düzeninin gereklerine aykırı olmaması gerektiğine vurgu yapıldı.
Gerekçede, “Sendikalar arası haksız rekabet oluşturacak, işçi örgütlenmeleri arasındaki çoğulculuğu zedeleyecek şekilde kamusal müdahaleler, toplu iş hukukunun geliştirilmesi amacıyla izah edilemez. Dolayısıyla Anayasal haklara sınırlama getiren kamusal tercihler kullanılırken demokratik toplum değerleri arasındaki uyumu gözeten bir dengeyle hareket edilmelidir” ifadelerini kullandı.