Türkiye Romatoloji Derneği Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Yasemin Kabasakal, iltihaplı bel romatizması hastalığı (Ankilozan Spondilit) ile bel fıtığının belirtilerinin çok karıştırıldığını, bu konuda farkındalığın artması gerektiğini belirtti.
Ege Üniversitesi (EÜ) İç Hastalıkları Ana Bilim Dalı Romatoloji Bölümü Öğretim Üyesi olarak görev yapan Prof. Dr. Kabasakal, AA muhabirine Türkiye’de görülme sıklığının binde 5 olduğu tahmin edilen iltihaplı bel romatizmasının yaşam kalitesini etkileyen önemli bir hastalık olduğunu belirtti.
Genç yaşlarda ortaya çıkan, omurgayı ve omurgaya bağlı eklemleri tutan hastalığın sıklıkla bel fıtığıyla karıştırıldığını, bunun da tedavi sürecini geciktirebildiğini aktaran Kabakasal, şu bilgileri verdi:
“Bu hastalığı bel fıtığından ayırmak gerekir. Bel fıtığına bağlı ağrılar ne zaman başladığı daha iyi bilinen, hareketle artan, dinlenildiği zaman geçen ağrılardır. Oysa iltihaplı bel romatizmasındaki bel ağrıları, en az 3 aydan beri devam eden, nasıl başladığı bilinmeyen, daha çok kişinin yattığı, oturduğu yani dinlendiği dönemde artan, hareket ettiği zaman ise azalan ağrılardır. Gece yarısı hastayı uykusundan uyandırabilir. Hastalar kalkarak hareket etmek zorunda kalabilir. Sabah yataktan kalkınca en az 30 dakika belde ve sırtta ağrı, hareket zorluğu, tutukluk yapabilir. Kişi, gün boyu ağrı olmadan çalışabilir ama uzun süre oturduğu zaman kaba etlerinde oluşan ağrılardan dolayı kalkmak zorunda kalabilir. Bu hastaların yüzde 70’i başlarda bel fıtığı tanısı alabilmektedir.”
Erkeklerde daha sık görülüyor
Prof. Dr. Yasemin Kabasakal, hastalığın erkeklerde kadınlara göre 2-3 kat fazla görüldüğünü, kadınlarda ağrının vücut geneline yayılabilmesi nedeniyle teşhisin gecikebildiğini ifade etti.
Hastalığa yönelik farkındalığın büyük önem taşıdığına işaret eden Kabasakal, rahatsızlığın vücudun öne doğru eğilmesine neden olduğunu, yaşam kalitesini bozduğunu kaydetti.
Bu hastaların bel ve sırt kaslarını güçlendirecek egzersizleri günlük yaşamın bir parçası haline getirmesi gerektiğini dile getiren Kabasakal, “Böylece vücut postürlerini koruyabilirler. Sigara içiyorlarsa mutlaka bırakmalılar. Bu hastalığın ölümcüllüğü çok yüksek değil gibi gözükse de hastaneye yatmayı gerektiren organ tutulumları olursa ölüm oranı sağlıklı popülasyona göre 1,5 kat artabilir.” dedi.
Kabasakal, tedavi sürecinde antiromatizmal ağrı kesicilerin etkili olduğunu, ilaçların yetersiz kaldığı hastalarda erken dönemlerde biyolojik ilaçların kullanılmasının hastanın yaşam kalitesini yükseltebileceğini sözlerine ekledi.
Kaynak: Anadolu Ajansı / Tezcan Ekizler