Türkiye’den kutsal topraklara hareket eden ve ilk olarak Cidde üzerinden Mekke’ye gelen hacı adayları, görevlerini tamamlamalarının ardından dünden itibaren kutsal topraklardaki ikinci durakları olan Medine’ye geçmeye başladı.
Mekke’nin yaklaşık 450 kilometre kuzeyinde Hicaz bölgesinde yer alan Medine, Peygamber Efendimiz Hazreti Muhammed’e (sav) Mekke’den hicretinde kucak açtığı için İslam dünyasında önemli bir konumda bulunuyor.
Hac farizasını yerine getiren hacılar, Mekke’den sonraki ikinci durakları olan Medine’de otellerine yerleşmelerinin ardından öncelikle Mescid-i Nebevi’ye (Peygamber’in mescidi) giderek Hazreti Peygamber’i selamlıyor.
Hazreti Muhammed’in inşaatında bizzat çalıştığı Mescid-i Nebevi’de Müslümanlar, önce Hazreti Peygamber ile Hazreti Ebubekir ve Hazreti Ömer’in kabirlerinin yer aldığı Hücre-i Saadet’i selamlıyor, sonrasında ise İslam Peygamberi’nin kabri ile minberi arasındaki Ravza-i Mutahhara’da namaz kılıp dua ediyor.
“BİZİ BİZ EDEN DEĞERLERİ SON NEFESE KADAR YAŞATACAĞIZ”
Diyanet İşleri Başkanlığı Başkanlık Müşaviri Ulvi Ata, Hazreti Muhammed’in hicret ettiği ve Yesrib iken Medine-i Münevvere’ye dönüştürdüğü mübarek bir beldede bulunduklarını anımsattı.
Medine’nin, Hazreti Muhammed’in duasına mazhar olan ve kendisinin bizzat alın teri ve arkadaşlarıyla inşa ettiği Peygamber mescidine ev sahipliği yaptığını dile getiren Ata, “Burası İslam medeniyetinin oluşturulduğu, temellerinin atıldığı, İslam’ın güzel ahlak dini olduğunun vurgulandığı mübarek bir mekan.” ifadesini kullandı.
Hacıların, Medine-i Münevvere’ye sadece Hazreti Muhammed’i ziyaret etmek üzere geldiklerini, salavat getirerek Peygamber’e olan bağlılıklarını, biatlarını yenilediklerini anlatan Ata, şöyle devam etti:
Önemli olanın bu bereketi hayatın kalan kısmına yansıtabilmek olduğuna vurgu yapan Ata, şunları kaydetti: