Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Bu ülkede taş üstüne taş koyan, üreten, ihracat yapan, insanımıza istihdam sağlayan her sanayicinin başımızın üstünde yeri vardır.” dedi.
Erdoğan, Şişecam Polatlı Fabrikası Yeni Üretim Hattı Açılış Töreni’nde yaptığı konuşmada, 1935 yılında üretim serüvenine başlayan Şişecam’ın cam sektöründe bugün ülkenin en prestijli markalarından biri olduğunu belirtti. Düz cam, cam ev eşyası, cam ambalaj ve cam elyafı gibi alanlarda 4 kıtada 14 ülkede üretim yapan Şişecam’ın 150 ülkeyi aşan ihracatıyla küresel bir oyuncu olduğunu ifade eden Erdoğan, yaklaşık 12 bin kişiye istihdam sağlayan Şişecam’ın dünyada cam ev eşyasında ilk üçte, cam ambalaj ve düz camda ilk beşte yer aldığını söyledi. Erdoğan, Sişecam’ın 86 yıldır istikrarlı şekilde artan pazar payının, firmanın üretime, ihracata ve sağlıklı büyümeye verdiği önemi de gösterdiğini ifade etti.
Bugün resmi açılışını yapılan Polatlı Üretim Tesisi’nin Şişecam’ın küresel vizyonunun yeni bir halkasını oluşturduğuna dikkati çeken Erdoğan, şunları söyledi:
“Bursa, Kırklareli, Mersin ve Ankara’da üretim yapan firmamız 1 milyar liralık bu ilave yatırımla düz cam üretim kapasitesini 2 milyon tona çıkarmıştır. Bu tesis 540 bin tonluk hacmiyle Avrupa’nın en büyük düz cam üretim üssü olmasının yanında 315 insanımıza da ilave istihdam sağlamaktadır. Cama dayalı ürünlerin inşaattan otomotive, elektronikten savunma sanayisine hemen her alanda kullanımının yaygınlaştığı düşünüldüğünde, bu tesisin ülkemiz ekonomisi için taşıdığı önem çok daha iyi anlaşılacaktır. Kendi otomobilini, kendi uçağını, kendi uçak gemisini geliştiren Türkiye’nin cam ürünlerine yönelik talebi de düzenli olarak artıyor. Özellikle güneş paneli camlarıyla sağlık endüstrisinde kullanılan yüksek nitelikli camlar bunların başında geliyor. Biz her stratejik üründe olduğu gibi nitelikli cam ürünlerinde de talebin kendi iç piyasamızdan karşılanmasını arzu ediyoruz.”
“Şişecam’ın Ar-Ge çalışmalarına yaklaşık 124 milyon lira kaynak aktardık”
Erdoğan, Şişecam’ın engin tecrübesi, ileri teknolojisi, kalifiye personeli ve güçlü kapasitesiyle bu eksiği giderebileceğine inandığını dile getirdi. Şişecam’ın bilim, teknoloji ve tasarım merkezinde yürüttüğü Ar-Ge faaliyetleriyle dinamizmini korumasının takdire şayan olduğunu anlatan Erdoğan, şunları söyledi:
“Cam yüzeylerdeki virüs ve bakterilere karşı geliştirdiği teknolojiyle firmamız bu alanda oyun değiştirici bir rol üstleniyor. Geri dönüşüm projeleriyle de yeşil ekonomiye katkı sağlayan Şişecam’ın atılımlarını, zirvede kalma iradesinin güçlü bir işareti olarak görüyorum. Bu süreçte devletimiz de verdiği desteklerle Şişecam’a sahip çıkmıştır. Şişecam’ın yaptığı Ar-Ge çalışmalarına yaklaşık 124 milyon lira kaynak aktardık. Firmamız adına bugüne kadar 3 milyar 856 milyon lira tutarında 20 adet teşvik belgesi düzenledik. Şu an içinde bulunduğumuz bu fabrika için iki adet yatırım teşvik belgesi düzenleyerek 751 milyon liralık yatırımın önünü açtık. Devletimizden aldığını fazlasıyla milletimize geri veren Şişecam dünya çapındaki üretim ağıyla bu destekleri ziyadesiyle hak ettiğini göstermiştir. Bu ülkede taş üstüne taş koyan, üreten, ihracat yapan, insanımıza istihdam sağlayan her sanayicinin başımızın üstünde yeri vardır. Özel sektörü ekonomik büyüme ve kalkınmanın lokomotifi gören bir iktidar olarak bundan sonra da Türkiye’nin potansiyeline inanan, ekonomimize güvenen tüm yatırımcıların yanında durmayı sürdüreceğiz.”
Şişecam Polatlı Düz Cam Üretim Tesisi’nin ülkeye kazandırılmasında emeği geçen herkesi tebrik eden Erdoğan, tesisin ülke sanayisine ve sektöre hayırlı olmasını diledi, diğer firmaları da ülkedeki yatırım imkanlarını değerlendirmeye davet etti.
2002 Türkiye ekonomisi
Şişecam’ın 86 yıllık mazisiyle Türk ekonomisinin hangi aşamalardan, hangi zorluklardan geçerek bugünkü seviyelere geldiğinin en güzel örneği olduğunu anlatan Erdoğan, ülkeyi yönetme sorumluluğunu üstlendiklerinde Türkiye’nin 2001 yılında baş gösteren ekonomik krizin etkilerini halen ağır bir şekilde yaşadığını anlattı. O dönemde milyarlarca dolar milli servetin batan bankalarda buharlaştığını, esnaf, sanayici, tüccar ve çiftçinin adeta iflasın eşiğine geldiğini, krizden nemalanan bir avuç seçkin azınlık dışında halkın çoğunluğunun yoksullaşmaya başladığını, Türk insanının geleceğinden ümidini kesmeye başladığını anımsatan Erdoğan, şunları kaydetti:
“2002 Türkiye’si krizin, çaresizliğin, yeis ve umutsuzluğun tıpkı karabasan gibi milletimizin üzerine çöktüğü bir ülkeydi. 2002 Türkiye’si ihracatın 36 milyar dolara zar zor ulaştığı, kişi başı milli gelirim 3 bin 600 doları ancak bulduğu fakir bir ülkeydi. 2002 Türkiye’si savunma sanayisi başta olmak üzere neredeyse birçok stratejik sektörde neredeyse tamamen dışa bağımlı bir ülkeydi. 2002 Türkiye’si sadece ekonomik belirsizliklerin değil, aynı zamanda terörün, vesayetin, yasakların, baskıların kol gezdiği bir ülkeydi. 3 Kasım 2002’de milletin takdiriyle göreve geldiğimizde karşımızda işte böyle bir Türkiye manzarası vardı. İstikrarsızlıkla boğuşan ülkemizi hak ettiği yere taşımak, yatırımın, üretimin, inovasyonun merkezine dönüştürmek için hemen kolları sıvadık. Türk ekonomisini prangalarından, Türk demokrasisini vesayet zincirlerinden kurtarmak için tarihi nitelikte birçok adım attık. Sivil toplumu işin içine kattık, kamu kurumlarımızı, bürokrasimizi motive ettik. Sektör temsilcilerimizle istişare toplantıları yaptık. Tıkanan yatırım ve üretim kanallarını açmak için çok büyük çaba harcadık. Sorunların üzerine kararlılıkla giderek özgürlükleri genişleterek, hukuk devletini güçlendirerek, milli iradenin önündeki engelleri tek tek kaldırarak Türkiye’yi yatırımcılar için cazip bir ülke haline getirdik.”
(Sürecek)