AK Parti Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş, Memur-Sen’in çevrim içi düzenlediği “Mehmet Akif İnan Ödülleri” töreninde konuştu.
Emeği geçenleri tebrik eden Kurtulmuş, ödül töreni vesilesiyle de olsa İnan’ın isminin gündeme getirilmesinin ve bunun sürdürülmesinin son derece önemli olduğunu ifade etti.
“En büyük güçleri dava şuurlarıydı”
Memur-Sen’in kuruluş sürecinde yaşanan zorlukları kendisinin de yakından bildiğini hatırlatan Kurtulmuş, “Rahmetli Akif İnan Bey ve arkadaşları o zorluklar içerisinde yola çıktılar ama en büyük sermayeleri, en büyük güçleri dava şuurlarıydı, adanmışlık ruhlarıydı ve ihlasla bu mücadeleyi sürdürüyor olmalarıydı.” diye konuştu.
Kurtulmuş, bugün Memur-Sen’in ana akım memur sendikası olmasının ihlaslı, gayretli ve samimiyetli çalışmaların bir ürünü olduğunu dile getirdi.
“Bir adanmışlık ruhuyla Mehmet Akif İnan’ı hatırlıyoruz.” diyen Kurtulmuş, adına bir vakıf kurulması ve bunun üzerinden de böyle bir çabanın ortaya konulmasının önemli olduğuna işaret etti.
İnan’ın “Mescid-i Aksa’yı gördüm düşümde” isimli şiirinin bir bölümünü aktaran Kurtulmuş, “Bu dizelerle birlikte Türkiye’de aslında son iki asırdır verdiğimiz bir büyük mücadelenin önemli ayaklarından birisini de Kudüs davası üzerinden ortaya koyulan bir farkındalık oluşturuyordu. Aynı şekilde Türkiye’de bu büyük mücadelenin önemli simgelerinden birisi olan Ayasofya meselesi de bizim mücadele ahlakımızın temelini oluşturuyordu.” dedi.
Yıllar boyunca “Zincirler kırılsın, Ayasofya açılsın” diye mücadele ettiklerini ifade eden Kurtulmuş, “Allah lütfetti, şu anda bizim neslimize bu nasip oldu, Ayasofya’nın zincirleri kırıldı. Akif İnan’ın, hepimizin zihnimizde olan bir başka mesele de Mescid-i Aksa’nın zincirlerinin kırılmasıdır. İnşallah en kısa zamanda Mescid-i Aksa’nın zincirlerinin kırılmasını görmek de bizlere nasip olur. Bizlere nasip olmasa bile bizden sonraki nesillere bu mücadele ahlakını bırakabilirsek hiç şüphem yok ki bundan sonraki nesiller Mescid-i Aksa’nın zincirlerinin kırılmasını mutlaka göreceklerdir. Bu inançla, bu adanmışlık ruhuyla mücadelemize devam edeceğiz.” değerlendirmesinde bulundu.
Türkiye olarak önemli bir merhaleye geldiklerini belirten Kurtulmuş, “Henüz tam manasıyla köprüyü geçip karşı kıyıya, sahili selamete ulaşmış da değiliz. Önümüzdeki 10 yılın çok kritik olduğunu ifade etmek isterim, bu köprüyü karşıya geçip Tarık Bin Ziyad’ın gemilerini yakması gibi bir daha eski Türkiye’ye, bir daha o eski dönemlere geri dönmenin mümkün olmadığı adımları atmak zorundayız.” ifadelerini kullandı.
“Ağzından kaçarak değil, çok bilinçli bir şekilde”
Türkiye’nin uluslararası alanda da kendisine yapılan tüm baskılara rağmen kendi politikalarını uygulamayı sürdürdüğünü anlatan Kurtulmuş, “Birilerinin içeride ve dışarıda bundan son derece rahatsız olduğunu görüyoruz. Nasıl bizim uyanık bir şekilde yolumuza devam etmemizi gösteren bazı provokasyonların da son günlerde örnek olarak ortaya konulduğuna hep beraber şahit oluyoruz.” dedi.
Başörtüsü konusunda son dönemde gündeme gelen açıklamaları buna örnek olarak gösteren Kurtulmuş, “Bütün bunlar artık geçmişte kalmış diye düşündüğümüz bir anda, birisi kalkıyor ağzından kaçarak değil, çok bilinçli bir şekilde, bir zihin dünyasını, Türkiye’nin önünü tıkamak isteyen, Türkiye’nin önünü kesmek isteyen, büyük medeniyet mücadelemizi akamete uğratmak isteyen zihniyeti deşifre ediyor. Bunlara hep beraber şahit olduk.” açıklamasında bulundu.
Türkiye’nin çok bedel ödeyerek demokrasisindeki olgunluk seviyesine ulaştığını vurgulayarak yapılan darbeleri hatırlatan Kurtulmuş, şöyle devam etti:
“Bütün bu darbeler 15 Temmuz akşamı geride bırakıldı, buna milletçe inanıyoruz ama hala birilerinin zihninde darbe, demokrasiyi içselleştirememiş olan birilerinin zihninde bu milletin bu medeniyet yürüyüşünü akamete uğratmak için darbe hayallerinin yer aldığını da maalesef çok net bir şekilde görüyoruz. Dolayısıyla içeride ve dışarıdaki bazı çevrelerin, Türkiye ile ilgili, Türkiye’yi köşeye sıkıştıracak, Türkiye’yi bu önlenemez yükselişinde geri bıraktıracak adımları atmak için siperde beklediğini, bir şekilde hesaplar içerisinde olduğunu görüyoruz.”
Kurtulmuş, ABD’nin NATO’da müttefiki olan Türkiye’ye yaptığı CAATSA yaptırımlarını da anımsatarak, “Türkiye bu bölgede bir koruma şemsiyesi olarak sizden Patriot istiyor bunu vermiyorsunuz, her türlü engeli çıkartıyorsunuz, ‘O zaman ben bunu temin edeceğim’ dediği zaman bunu hasımlık olarak görüyorsanız, bütün bu görüşlerin gözden geçirilmesi lazım.” dedi.
Dünyanın bazı politik çevrelerinde Türkiye’nin yükselişini durdurmak için adımlar atıldığını, birtakım hesaplar içerisinde bulunulduğunu bildiklerini söyleyen Kurtulmuş, bazılarının da içerideki çevreleri kullanarak bu adımların atılması için zemin oluşturmaya gayret ettiğini gördüklerini ifade etti.
Kurtulmuş, “Milletin medeniyet değerlerini korumaya gayret eden büyük kitlenin bu anlamda son derece uyanık olması, son derece şuurlu bir şekilde bu mücadeleyi devam ettirmesi lazım.” dedi.
Salgınla birlikte başlayan dönemin, Türkiye’nin önünde çok büyük imkanlar açacağına şüphelerinin olmadığını vurgulayan Kurtulmuş, şunları kaydetti:
“Bundan sonra dayanışmamızın çok daha sıkı olması, çok daha güçlü olması, daha fazla el ele vererek çok daha geniş kitleler halinde çalışmalarımızı sürdürerek ve hatta Akif İnan üstadın o bütün İslam dünyası, hatta dünya insanlığına söylemiş olduğu gerçekleri, hakikatleri de göz önünde bulunduracak şekilde bütün insanlık için çözüm olacak adımları atacağız.”
Törende, Kültür Sanat ve Edebiyat Ödülü Mehmet Doğan’a, Çalışma Hayatı ve Emek Ödülü Fatma İçuz’a, Başarı ve Teşvik Ödülü Özdemir Bayraktar adına Selçuk Bayraktar’a, Uluslararası Değer Ödülü Raid Salah’a, Jüri Vefa Özel Ödülü Asım Gültekin’e ve Üstün Hizmet Ödülü de Recai Kutan’a verildi.