Dolar kuru 9 lirayı aşarak tarihi rekorunu tazeledi. Kur artışı doğrudan enflasyonu etkilerken milyonların alım gücü her geçen gün eriyor. Asgari ücret yılbaşından bu yana 71 dolar, emekli aylığı ise bir ayda 37 dolar eridi.
Ülke ekonomisi öyle bir sıkışmışlık içerisinde ki krizlerden kriz beğeniyor. Yüksek enflasyon, yüksek döviz kuru ve faiz üçgenine sıkışan ekonomide, iktidar sorumluluk almaktan uzak durmaya devam ediyor.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın ekonomi çevreleri tarafından kabul görmeyen, “faiz sebeptir enflasyon sonuçtur” ısrarı ile yüzde 19’dan yüzde 18’e düşürülen politika faizi kararının döviz kuru üzerindeki etkileri sürüyor. Türk Lirası, eylül ayının başından bu yana yaklaşık bir buçuk aylık süreçte dolar karşısında yüzde 8’lik değer kaybı yaşadı. Dolar/TL, dün itibarıyla tarihi zirvesini 9 liranın üzerine taşıdı.
Önceki gün Merkez Bankası Başkanı Şahap Kavcıoğlu’nun TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’ndaki açıklamalarının ardından yükselen döviz kuru, akşam saatlerinde 9,0185’i aştı. Yeni güne 9,0398’le tarihi zirvesini görerek başlayan dolar, 9,04’e dayandı.
Kavcıoğlu, Plan ve Bütçe Komisyonu’ndaki toplantıda faiz indirimi sürecinde TL’nin değer kaybını sadece faiz indirimiyle ilişkilendirmenin doğru olmadığını dile getirerek “Sürpriz bir indirim yapmadığımızı çok net söyleyebiliriz. Ağustos-eylül gibi faiz indirme yol haritamızı belirtmiştik. Merkez Bankası’nın görevlerini ihmal etmesi ya da bunun dışında karar alması söz konusu değil” diye konuştu.
Ancak Dolar/TL’deki yükselişte ana belirleyiciler TCMB’nin para politikasına ilişkin endişeler ve dolardaki küresel değer kazancı. TCMB’nin ilk faiz indirimi mesajını vermeden önce 8,3 seviyesindeydi.
ASGARİ ÜCRET BİR AYDA 27 DOLAR ERİDİ
TL’deki değer kaybının sonuçları ise birçok üründe fiyat artışları ve tüketicinin alım gücünün biraz daha düşmesi olarak yansıyor. Kur artışının tüketicilere en doğrudan etkisi enflasyon üzerinden oluyor. Zira eylül itibarıyla yüzde 19,58 olarak açıklanan tüketici fiyatlarındaki artış karşısında milyonlarca ücretlinin ve emeklinin geliri azalıyor. Geniş kesimler yoksullaşıyor.
Yılbaşında 2 bin 825 olarak açıklanan asgari ücretle bugün yalnızca 313 dolar alınabiliyor. 10 milyondan fazla çalışanın asgari ücret ve civarında bir gelirle geçinmeye çalıştığı düşünüldüğünde artan kur karşısında alım gücü giderek yok oluyor. Eylül ayının başında 8,30 seviyesinde olan döviz kuru ile 340 dolar alınabiliyordu. Sadece bir ayda yaşanan erime 27 dolara denk gelirken bunun Türk Lirası karşılığı 244 lira.
Öte yandan Türkiye’nin bu yılın ikinci çeyrek verilerine göre 450 milyar dolar civarı dış borç var. Döviz kurundaki her rekor, her 1 kuruşluk artış, TL cinsinden borcun daha da büyümesi anlamına geliyor.
DEĞERSİZ TL, YÜKSEK ENFLASYON, YÜKSEK RİSK
Altınbaş Üniversitesi öğretim üyesi Doç. Dr. Atilla Çifter’e göre Kavcıoğlu’nun açıklamaları iktisat teorisi ve pratiğine uymuyor. Merkez Bankası’nın elinde fazla politika aracının kalmadığını belirten Çifter, şöyle konuştu:
“Eylül ayında 8,30 TL seviyesine gerileyen dolar kuru yaklaşık 1 buçuk ay sonra 9 TL’yi aştı. Merkez Bankası Başkanı Şahap Kavcıoğlu faiz indirimi ile dolar kuru arasında bir bağ olmadığını söylese de, serbest piyasa içerisinde ve dolarizasyon olan bir ekonomide bu durum mümkün değil.
Döviz kurunda temel etmen dış faktörler ve politik belirsizlikler olsa da, faiz indirimleri TL’yi korumasız bıraktı ve dolar kuru 9 TL kritik seviyeyi aştı. Kavcıoğlu’nun faiz indirimi – döviz kuru dışında diğer bir açıklaması, Merkez Bankası’nın cari dengeyi hedeflemesi ve bu hedef üzerinden enflasyonun düşeceğinin beklemesi oldu. Cari dengeyi sağlamak için Merkez Bankası’nın elinde fazla bir politik araç yok.”
Faiz indirimlerinin bireysel kredilere yansıyarak cari denge üzerinde olumsuz etki yaratacağını söyleyen Çifter: “Cari denge hedeflemesinde amaç TL’nin değer kaybetmesi ise döviz kuru – enflasyon geçişi işin sonunda enflasyonu düşürmek yerine arttıracaktır. Dolayısıyla Kavcıoğlu’nun hem faiz oranı – döviz kuru hem de cari denge hedefi ile ilgili açıklamaları iktisat teori ve pratiğine uymuyor.”
Çifter’e göre Kavcıoğlu’nun açıklamaları neticesinde Merkez Bankası faiz indirimlerine devam edecek. Mevcut durumda TL’nin hem faiz indirimleri hem de iç ve dış politik şoklarla değer kaybetme olasılığı daha fazla olduğunu söyleyen Çifter, “Bu durum uzun sürmeyecek bir gecikme ile enflasyona da yansıyacak. ÜFE-TÜFE farkı hala yüksek ve bunun üstüne döviz kurundan gelen enflasyon baskısı TÜFE’nin artış eğilimine hız verecektir. Merkez Bankası’nın 23 Eylül’de faiz indirdiği tarihten itibaren 10 ve 1 yıllık tahvil faizi arasındaki fark pozitife döndü, risk primi göstergesi olan 5 yıllık CDS 440 üzerine çıktı. Ülke borçlanma maliyeti her geçen gün daha fazla yukarı çıkarıyor.” ifadelerini kullandı.
Önümüzdeki dönemde dair değerlendirmelerini paylaşan Çifter, “Tüm bunlar önümüzdeki dönemde değersiz TL, artan enflasyon, artan uzun dönemli faiz oranları ve yüksek ülke risk priminden çıkılmasının kolay olmayacağını gösteriyor” dedi.