Sarı, AA muhabirine, Erdek Körfezi’nde geçen cumartesi yaptığı dalışta 17,5 metre derinliğe kadar indiğini söyledi.
Müsilaj tehlikesinin diplerde sürdüğünü belirten Sarı, “Az akıntılı bölgenin dibi komple müsilajla kaplanmış durumda. Yaklaşık 10 santimetre kalınlığında yorgan gibi bir örtü var. Bu örtü aynı zamanda parçalanmaya başlamış. Bu iyi, beklediğimiz ve istediğimiz bir şey.” dedi.
Prof. Dr. Sarı, özellikle hareketsiz organizmalar, midyeler, istiridyeler, pinalar, sünger ve mercan topluluklarının müsilajdan zarar gördüğünü aktardı.
Kıyıdan itibaren 30 metreye kadar derinlikteki sünger topluluklarının tamamına yakınının öldüğünü anlatan Sarı, dipteki parçalanmanın zararı azaltacağını vurguladı.
“GEÇTİĞİMİZ YIL KASIM AYINDA 8-18 METRELERDE BAŞLADI, SONRA GİTTİKÇE GENİŞLEDİ”
Müsilaj tabakasına elini daldırdığında simsiyah bir çamur haline geldiğini gördüğünü dile getiren Sarı, şöyle devam etti:
“Bu parçalanma esnasında bakteriler tarafından suyun içindeki oksijen kullanılıyor. Dolayısıyla parçalanmanın olduğu bölgelerde oksijen azalıyor. Diğer taraftan parçalanma bir geri beslemeye neden olabiliyor çünkü müsilajın kendisi organik yapıdadır. Parçalandığında tekrar ayrışarak besin elementlerine dönüşmüş oluyor. Besin elementleri de önümüzdeki dönemde yeniden müsilaj oluşumu için bir tetikleyici rolü üstlenebilir. Bu yüzden kasım ayını çok kritik bir dönem olarak görüyoruz.
Kasım ayında müsilajın yeniden su kolonunda görülmeye başlaması, yeniden oluşuma başlaması büyük bir olasılıktır. Geçtiğimiz yıl kasım ayında 8-18 metrelerde başladı, sonra gittikçe genişledi. Nisan ayı gibi komple yüzeye çıktı, koyları, körfezleri kapladı, temmuz ayına kadar devam etti. İşte o zaman fark ettik, yüzeye çıkıncaya kadar dikkate almadık.”
Sarı, hazırlanan eylem planının harfiyen uygulanması gerektiğini sözlerine ekledi.