Son dakika haberi: Kastamonu Üniversitesi Rektör Yardımcısı Ömer Küçük, devam eden orman yangınlarıyla ilgili merak edilen soruları yanıtladı. Haber7 Muhabiri Gamze Türk’e konuşan Küçük’ün açıklamaları şöyle:
Orman yangınlarının zorluğuna bakıldığında açık alan ve arazi şartlarında çıkan yangınlar olduğunu görüyoruz. Bu yangınlar sırasında çok yüksek bir enerjinin açığa çıktığını görüyoruz. Alevli tepe yangınlarının görüldüğü kısımlarda yangın şiddetinin 20-30 bin kilometre/watt’a ulaştığını, bunun karşılığının 800 bin C° olduğunu ifade etmek istiyorum. Orada müdahaleyi yapan ekiplerin karşılarında 800 C ile 1000 C° arasında bir sıcaklık olduğu söz konusu. Bu sıcaklığın ısının radyasyonla yayıldığını düşündüğümüzde 100-200 metre mesafede bile bizi kavuracak bir etkiye sahip olduğunu, bu kadar zor şartlar altında müdahalelerin yapıldığı gerçeğini göz önünde bulunduralım. Bu yangınlarda şehitlerimiz de var. Orman Genel müdürlüğü, yangınlarda mücadele esnasında Türk Silahlı Kuvvetleri’nden ve emniyet güçlerinden sonra en fazla şehit veren kurum olarak biliniyor.
YANGINLA MÜCADELEDE YAPILANLAR DOĞRU MU?
Orman yangınlarıyla mücadele Orman Genel Müdürlüğü’nün görevidir. Mücadele hem karadan arazözler ile hem de havadan uçak ve helikopterlerle yapılıyor. Mücadele sadece yangın çıktığı anda başlamaz. Aslında bütün çalışmalar yangın çıkmadan önce, yangın sezonundan önce yapılır. Yangına hassas bölge dediğimiz Akdeniz ve Ege bölgesinde ormanlık alanların geniş alanları yangın emniyet şeritleriyle küçük parçalı hale getirilir ki müdahale kolaylaşsın. Diğer taraftan orman içlerinde yangın gölet ve havuzları tesis edilir. Yangın anında hem arazözlerin hemde helikopterlerin zaman kaybı yaşamaması adına çok kısa sürede su ikmali yapmaları sağlanır. Bugün Türkiye’de 4 bin adet yapay ve doğal su göleti ve havuzu bulunmaktadır. Ayrıca hem arazözlerde hem helikopterlerde hemde ilk müdahale araçlarında yangın ihbarı alındığı anda en yakın yangın yerine ulaşabilecek yangın yönetim sistemi kullanılır. Bu sistem sayesinde Türkiye’da çıkan bir yangına 10-12 dakika içinde müdahale ediyor. Bu 10-12 dakikalık süre Türkiye’yi dünyada yangınlarla müdahale açısından 1 numaraya getiriyor. Yangınlara en hızlı müdahale eden ülkeyiz. Bu organizasyon yapısı, bu teknolojik imkan olmasa dünyanın en hızlı müdahale eden ülkesi konumuna nasıl gelebilirdik? Burada bir zaafiyet, organizasyon eksikliği yok.
YANGINLARDA UÇAK VE HELİKOPTER KULLANIMI YETERLİ Mİ?
Yangınlarla mücadele 1937 yılından itibaren sürekli raporlanır. Her yıl çıkan yangınların mücadele raporları hazırlanır ve bir sonraki yılın yangın eylem planları yapılır. Yangın eylem planları geçmişte yaşanan aksaklıklar, eksiklikler veya elde edilen tecrübeler dikkate alınarak hazırlanır. Geçen yıl 26 helikopterimiz vardı. Bu yıl bu rakam 39’a çıktı. Geçen yıl da birkaç büyük yangın yaşanmıştı. Ancak bunların hepsi bir anda yaşanmadı, yangın sezonuna yayılmıştı. O yüzden ekiplerin enerjisi, gücü farklı noktalara dağılmadan, tek bir bölgede mücadele ederek büyük dediğimiz yangınları birkaç gün içinde kontrol altına aldı.
TÜRKİYE COĞRAFİ KONUM İTİBARİYLE UÇAK KULLANIMINA UYGUN DEĞİL
Burada kullanılan helikopter sayısı veya helikopter mi uçak mı tartışması noktasında şunu ifade etmekte fayda var. Türkiye Akdeniz iklim kuşağında yer almasının yanında sahip olduğu coğrafi konum itibariyle dağlık alanlara sahip bir ülke. Türkiye’nin ortalama rakımı 1100 metre civarında. Avrupa’da ise 300 metre. düz yada düze yakın alanlar çok fazla. Oralarda uçakların daha fazla kullanılabilecek olduğu alanlar var. Türkiye’de kırıklı araziler dağlık yapılar vadiler olduğu için buralarda helikopterlerin daha iyi uçuş ve daha etkili atış yapabildiğini görüyoruz. Diğer taraftan helikopterler yapay gölet ve havuzlardan çok kısa sürede su alıp yangın mahalline getirip su atabildiği için çok daha hareket kabiliyeti yüksek olduğundan dolayı bizim coğrafyamızda yangın söndürme organizasyonlarında kullanılması uygundur. Uçaklar daha düze yakın yerlerde kullanılmaktadır. Amerika’da Kanada’da bizim çok çok üzerimizde uçak ve helikopterler var. Bugün Amerika’da Californiya’da devam eden yangınlarda 400 bin hektar ormanlık alan yandı ve hala yanmaya devam ediyor. Bu yangın 1 aya yakın süredir söndürülemedi. Uçakla söndürülseydi bu yangınlar onlar söndürürdü. Enerjisi çok büyük olan yangınlarda hava araçlarının sayısı ne kadar fazla olursa olsun kullanımı istediğiniz sonucu vermiyor. Sadece yangın hattının genişlemesini engelliyor.
BU BÜYÜKLÜKTEKİ YANGINI DAHA İYİ YÖNETMEK MÜMKÜN DEĞİLDİR
Türkiye’de veya herhangi bir ülkede en kapasiteli helikopterden 7-8 ton su bile atsanız 100-150 metrelik bir yangın şeridinin üzerine düşebiliyor. O 1000 C°’de suyun önemli bir kısmı aleve ulaşmadan buharlaşıyor. Aynı bölgede kilometrelerce olan hatta kaç tane helikopteri nasıl çalıştıracaksınız? Çalıştırsanız bile helikopterin attığı su o anda yangın alevini söndürmüyor. Helikopter su ikmaline gittiğinde orada alevler tekrar parlıyor. Çünkü afet halinde rüzgar saatte 40 km’den 70-80 km’lere kadar çıkıyor. 20-30 km’den bahsetmiyoruz. Bugün sıcaklık 45 C olmasaydı, nisbi nem %10’un altında olsaydı, rüzgar hızı 20 km’nin altında olsaydı bunları konuşmayacaktık. Orman teşkilatı 1-2 gün içinde o yangınları kontrol altına alacaktı. Böylesine büyük afet yangınlarında yangının yerleşim mahallerine geçmemesi ve yangın hattının daha genişlememesi için öncelikli müdahale edilir. Bu durum bütün dünyada böyledir. Yangın bölgesinde vatandaşlarımızın evleri hasar görmesin, can kaybı yaşanmasın diye bütün güç yerleşim yeriyle orman arasına yoğunlaştı. Bu arada yüksek şiddetli rüzgardan dolayı yangın diğer bölgelerde daha geniş alanlarda etkili olmaya devam etmiş. Hem karadan hem de havadan şu anda yapılan müdahaleler açılan emniyet şeritleri ve uygulanan karşı ateş metotları çok doğru ve yerindedir. Bu büyüklükteki yangını dünyanın hangi ülkesinde olursa olsun bundan daha iyi şekilde yönetmeniz mümkün değildir. Çünkü çok büyük bir yangın mekanizması var. Açığa çıkardığı enerji çok yüksek ve çok geniş hatta etkili oluyor. Bunu ifade etmekte fayda var. Uygulanan teknikle kullanılan metotlarda veya araç gereçlerde ekipmanda şuanda bir eksiklik bir aksaklık bir organizasyon bozukluğu noktasında bir eksikliğin olduğunu ifade etmek orada canlarını hiçe sayan insanlara haksızlık olarak değerlendiriyorum.
EMNİYET GÜÇLERİ GEREKEN ÇALIŞMAYI YAPACAKTIR
Gerek ülkemizde gerekse dünyada yangın sebeplerine bakıldığında %90 insan faktörünün karşımıza çıktığını görüyoruz. Geri kalan %10’luk kısım ise yıldırım kaynaklı olarak istatistiklerde yer alıyor. İnsan faktörünü açacak olursak insanların sebep olduğu yangınlar bir kısmı dikkatsizlik bir kısmı ihmal bir kısmı da kasıt olarak kayıtlara geçiyor. Şuanda sadece ülkemizde değil Güney Avrupa ülkelerinde hatta Rusya’da Amerika’da Kanada’da devam eden yüzlerce hatta binlerce yangın var. Bu yangınların Kanada hariç diğer ülkelerde %90 insan kaynaklı oluştuğunu biliyoruz. Türkiye’de şu anda 1 haftada çıkan yangınlara bakıldığında özellikle anormal şartlarda çıkan yangınların peş peşe ve bir noktada 4-5 yerden çıkması zaten insan faktörünü ortaya çıkardığı gibi kasıt unsurunu da gözler önüne seriyor. Bu kadar kritik hava halleri varken hala yangınlar çıkıyor veya çıkartılıyorsa bunun kasıt, sabotaj ve hatta sistematik bir şekilde yapıldığını düşünüyorum. Eminim hem emniyet güçlerimiz hem adli merciler bu konuda gerekli çalışmaları yapıyorlar, sonuçları da kamuoyuyla paylaşacaklardır.
Büyük yangınlar için birkaç veri vereyim. Birincisi; yangınlarla mücadelede kıyasladığımızda çok kritik bir coğrafyada olmamıza rağmen yangına müdahale noktası konusunda birinci sıradayız. İkincisi; bir yıl içerisinde toplam yanan alan miktarını, o yılda çıkan yangın sayısına böldüğümüzde yangın başına yanan alan büyüklüğü değeri hesaplanır. Bütün dünyada hesaplanır bu. Bir yangında ortalama, Amerika’da 68 hektardır. Kanada’da 65 hektardır. Türkiye’de geçen yıl sadece 2020 yılında çok fazla yangın çıktı, 6.2 hektardır. 2020 yılını saymazsak son 10 yılın verilerine göre 3.4 hektardır. Bu 3.4 hektar, gerek Avrupa ülkelerinde gerek Amerika’da hiçbir ülkede bu ortalama yakalanmamıştır. Yani yangın başına yanan alan büyüklüğü noktasında ilk sıradayız. Yangına müdahale süresi noktasında ilk sıradayız. Bakın, Amerika’da sadece geçen yıl 2.5 milyon hektar alan yandı. Türkiye’de 1937 yılından itibaren 2020 yılı sonuna kadar 1.7 milyon hektar alan yandı. 84 yılda 1.7 milyon alan yandı. Amerika’da bir yılda 2.5 milyon hektar alan yanıyor. Şu anda Rusya yanıyor. 1.3 milyon hektar alanı geçti. Kanada yanıyor. Yine Portekiz, Yunanistan, Fransa ve İspanya’da yıllık yanan alan miktarı bizim çok çok üzerimizde.
Peki, teknolojik olarak bakalım. Şu anda Amerika’dan sonra İHA’ları kullanan ikinci ülkeyiz. Sıcak noktaları anında tespit eden ülkeyiz. Yangın yönetim sistemimiz var. Yangın söndürme sistemi, yangınlarda kullanılan bütün araçların sistem üzerinde kayıtlı olduğu, konumlarının belli olduğu çıkan bir yangına en yakın hangi aracın olduğunu gösteren ve müdahale ettiren bir sistemdir. Bu sistem Avrupa’da hiçbir yerde yok. Antalya’da yangın işçilerinin, amirlerinin ve teknik elemanlarının eğitildiği uluslararası yangın eğitim merkezi var. Avrupa’nın hiçbir yerinde yok. Her yıl burada yüzlerce, binlerce insan eğitim alıyor. Avrupa ülkeleri dahil. Karşılaştırma noktasında bir diğerini söyleyeyim; Türkiye orman yangınlarının gözetlenmesinde 776 kuleye sahip. Bu kuleler, 200 derecinin üzerindeki ısıya ve dumana duyarlı termal kameralarla hizmet veriyor. Yani, 24 saat esasına göre yangını 10-15 kilometre uzaklıktaki bir noktadan algılayıp. Yangın ekiplerine alarm vererek haber veriyor. İnsansız kuleler Avrupa’da yok, bizden gelip bu teknolojinin transferini talep ediyorlar.
Şu anda üzerinde çalıştığımız bir konu var. İHA’larla entegre olarak devam eden bir yangının birkaç saat veya bir gün sonra nereye ulaşabileceğini ayrıca buna göre hangi yerlerden müdahalelerin yapılması gerektiğini tahmin eden bir yazılım ve sistem üzerinde çalışıyoruz. Bunun örneği dünyada bile yok.
Sizlere yangın istatistikleri noktasında sayısal verilerle karşılaştırma örneklerini verdim. Ayrıca kullanılan teknolojik imkanlarla değerlendirmeyi yapmaya çalıştım. Hem Avrupa hem de Kanada’da hatta Avusturalya. 2 yıl önce Avusturalya’da 10 bin milyon hektarın üzerinde bir alan yandı. Bütün bunlar göz önündeyken, Türkiye orman yangınlarıyla mücadelede teknolojik ekipman ve kullanımı, yangınlarla mücadele organizasyonuyla çok ileri seviyededir. Geliştirilemez mi, elbette geliştirilebilir. Zaten sürekli bu teşkilat kendini geliştiriyor. Yangınlardan sonra da başka neler yapabiliriz mutlaka değerlendirecek ve önümüzdeki sene eylem planı içerisine koyacaktır.
Büyük yangınlarda hem yer ekipleri hem de hava ekipleri entegre şekilde kullanılır. Havadan, yangın hattının genişlememesi ve alevin daha da düşürülmesi için su kullanılarak müdahale edilir. Yerdense yerleşim yerlerine veya diğer bitişik ormanlık alanlara dozerlerin açmış olduğu şeritler vasıtasıyla, belli mesafelerde yerleştirilen arazöz ekipleriyle müdahale yapılarak hatlar tutulmaya çalışılır. Bir diğeri de, özellikle kontrolün çok zor olduğu büyük yangınlarda karşı kullanılan ateş metodudur. Bu karşı ateş, basit bir ifadeyle ilerleyen ana yangının önündeki yanıcı maddeleri yakmak için yangına karşı çıkarılan başka bir yangındır. Yangın çıkartılırken ilerleyen ana yangının hızı hesaplanır. Sizin karşı ateş oluşturacağınız yerde bir hat açılarak ana yangına doğru yakma işlemi gerçekleştirilir. Buradaki maksat, ana yangının önünde bulunan ve yanabilecek olan materyalleri, sizin yakmış olduğunuz karşı ateşle ortadan kaldırmaktır. Dolayısıyla ana yangının önünde yakabileceği başka materyal bulamadığından yangın kontrol altına alınır. Bu metot büyük yangınlarda kullanılır ve çok etkilidir. Ancak şiddetli rüzgarlarda, doğru yerlerde ve noktalarda kullanılmasına dikkat edilmelidir. Bu konuda bizim ülkemizde de deneyimli uzmanlarımızın olduğunu biliyoruz. İhtiyaç duyulan yerlerde bu teknikte kullanılmaktadır.